Devlet, içinde barındırdığı çok sayıda hükmi şahsiyetlerin üzerinde, bir hükmî şahsiyettir. Varlığını devam ettirmek yükümlülüğünün şuuruyla aktarılagelen özgün değerleri, zamanın değişken şartlarında korumanın yanı sıra, sürekli diri tutmakla da mükelleftir.
1918 yılına gelindiğinde, topyekûn harbin çehresi, yıkılan Çarlık Rusyasının değiştirdiği dünya düzeniyle, belirsizliğe bürünmüştür. Osmanlı Devleti'nin idarî kademelerindeki sivil ve asker devlet memurları, bu puslu havada, en güvenli çıkış yollarını, stratejik istihbarat öngörüleriyle ararlar.
Harekât alanı, cepheler ve cephe gerisidir. Stratejik istihbaratta, harekât alanından toplanan bilgilerin ışığında belirlenen hedeflerin elde edilmesi veya üzerinde etkinlik sağlanmasına yönelik faaliyet planlarının hazırlanmasındaki yeterlik, başarının temelidir. Açık istihbarat kaynağı da basındır. Hâriciye Nezâreti Matbûât-ı Umûmiye Müdîriyeti ve Başkumandanlık Vekâleti İkinci Şube Müdîriyeti memurları, iç ve dış basında, devletin uluslararası ilişkilerindeki siyasetine rehberlik edecek verileri toplarlar.
Öncelikle İngiltere, Fransa, İsviçre, Almanya, Bulgaristan ve diğer ülkelerin basınında takip edilen gazetelerde, haber ajanslarında Devlet-i Aliyye'nin lehinde ve aleyhinde çıkan haberler, makaleler ve yorumlar, önyargıdan uzak ve bütüncül bir bakış açısıyla tercüme edilerek; Hâriciye Nezâretince “İstihbârât-ı Siyâsiye-i Umûmiye Mecmûası”, Başkumandanlık Vekâleti İkinci Şubesi tarafından da “İstihbârât-ı Siyâsiye Ceridesi” başlıkları altında, “gayet mahrem” gizlilik derecesiyle, ilgili birimlerin dikkatlerine sunulur. Karar vermeye yetkili makamlar, böylece günlük siyasetin dışında, dost ve düşman devletlerin basınlarına yansıyan iç ve dış siyasetlerine dair anlayışlarından haberdar olurken, takip edilecek yolu da tespit imkânı elde ederler.
“Hâriciye Nezareti ve Başkumandanlık Vekâleti Siyasî İstihbârât Raporları” devlet idaresinin sayfalarından bir kesit…
Devlet, içinde barındırdığı çok sayıda hükmi şahsiyetlerin üzerinde, bir hükmî şahsiyettir. Varlığını devam ettirmek yükümlülüğünün şuuruyla aktarılagelen özgün değerleri, zamanın değişken şartlarında korumanın yanı sıra, sürekli diri tutmakla da mükelleftir.
1918 yılına gelindiğinde, topyekûn harbin çehresi, yıkılan Çarlık Rusyasının değiştirdiği dünya düzeniyle, belirsizliğe bürünmüştür. Osmanlı Devleti'nin idarî kademelerindeki sivil ve asker devlet memurları, bu puslu havada, en güvenli çıkış yollarını, stratejik istihbarat öngörüleriyle ararlar.
Harekât alanı, cepheler ve cephe gerisidir. Stratejik istihbaratta, harekât alanından toplanan bilgilerin ışığında belirlenen hedeflerin elde edilmesi veya üzerinde etkinlik sağlanmasına yönelik faaliyet planlarının hazırlanmasındaki yeterlik, başarının temelidir. Açık istihbarat kaynağı da basındır. Hâriciye Nezâreti Matbûât-ı Umûmiye Müdîriyeti ve Başkumandanlık Vekâleti İkinci Şube Müdîriyeti memurları, iç ve dış basında, devletin uluslararası ilişkilerindeki siyasetine rehberlik edecek verileri toplarlar.
Öncelikle İngiltere, Fransa, İsviçre, Almanya, Bulgaristan ve diğer ülkelerin basınında takip edilen gazetelerde, haber ajanslarında Devlet-i Aliyye'nin lehinde ve aleyhinde çıkan haberler, makaleler ve yorumlar, önyargıdan uzak ve bütüncül bir bakış açısıyla tercüme edilerek; Hâriciye Nezâretince “İstihbârât-ı Siyâsiye-i Umûmiye Mecmûası”, Başkumandanlık Vekâleti İkinci Şubesi tarafından da “İstihbârât-ı Siyâsiye Ceridesi” başlıkları altında, “gayet mahrem” gizlilik derecesiyle, ilgili birimlerin dikkatlerine sunulur. Karar vermeye yetkili makamlar, böylece günlük siyasetin dışında, dost ve düşman devletlerin basınlarına yansıyan iç ve dış siyasetlerine dair anlayışlarından haberdar olurken, takip edilecek yolu da tespit imkânı elde ederler.
“Hâriciye Nezareti ve Başkumandanlık Vekâleti Siyasî İstihbârât Raporları” devlet idaresinin sayfalarından bir kesit…