Hasan el-Bennâ, geçmişin gelişmiş düşüncesi ile İslam kahramanlığını kendisinde birleştirmiş, hatta bu konuda kendisinden sonraki zamanlara örneklik teşkil etmiştir. Geçmişin kahraman ve düşünce adamları geriye birtakım ilkeler bırakmış olmakla birlikte örgütlü bir hareket inşa edememişlerdir. Şeyh Hasan Ahmed Abdurrahman el Bennâ ise Müslüman Kardeşler örgütünü kurmuştur. O, Ezher mensuplarının ve İslâm âlimlerinin içine daldıkları dinî yorum, şerh ve içtihatlara dalmak yerine Müslümanlardan dinleri üzerine yeniden, iyice düşünmelerini isteyen bir müceddiddir.
Mezhepler arasındaki görüş ayrılıklarını öne çıkarmamış, aksine bütün farklılıklarına rağmen Müslümanları bir araya getirmeye uğraşmıştır. İslâm’da din ile devletin, vatan ile uyruğun, mezhep ile yasanın, ruh ile kültürün, akîde ve ibadet ile liderliğin, devrimcilik ile kılıcın bir arada bulunduğuna inanmıştır.
O, eşsiz ve deha çapında bir önder, rabbani bir âlim ve salih bir İslâm davetçisidir. Hasan el-Bennâ’nın farklı koşullarda İslâmi duruşunu muhafaza ederek nasıl bir tavır takındığını, şartları İslâm’ın ve Müslümanların lehine çevirmek için nasıl bir mücadele verdiğini anlamak önemlidir. Böylece gerçek Hasan el-Bennâ ile zihinlerdeki hayalî Hasan el- Bennâ arasındaki uçurum ortadan kalkacaktır. Bu kitabı tercüme edinceye kadar benim de zihnimde bir Hasan el-Bennâ vardı. Fakat benim tasavvur ettiğim Hasan el-Bennâ ile gerçek Hasan el-Bennâ’nın farklı olduğunu tercüme sürecinde anlama imkânım oldu. Bu münasebetle bu kitabın onun hatıratını ciddi bir şekilde tamamladığını söyleyebilirim.
Hasan el-Bennâ, geçmişin gelişmiş düşüncesi ile İslam kahramanlığını kendisinde birleştirmiş, hatta bu konuda kendisinden sonraki zamanlara örneklik teşkil etmiştir. Geçmişin kahraman ve düşünce adamları geriye birtakım ilkeler bırakmış olmakla birlikte örgütlü bir hareket inşa edememişlerdir. Şeyh Hasan Ahmed Abdurrahman el Bennâ ise Müslüman Kardeşler örgütünü kurmuştur. O, Ezher mensuplarının ve İslâm âlimlerinin içine daldıkları dinî yorum, şerh ve içtihatlara dalmak yerine Müslümanlardan dinleri üzerine yeniden, iyice düşünmelerini isteyen bir müceddiddir.
Mezhepler arasındaki görüş ayrılıklarını öne çıkarmamış, aksine bütün farklılıklarına rağmen Müslümanları bir araya getirmeye uğraşmıştır. İslâm’da din ile devletin, vatan ile uyruğun, mezhep ile yasanın, ruh ile kültürün, akîde ve ibadet ile liderliğin, devrimcilik ile kılıcın bir arada bulunduğuna inanmıştır.
O, eşsiz ve deha çapında bir önder, rabbani bir âlim ve salih bir İslâm davetçisidir. Hasan el-Bennâ’nın farklı koşullarda İslâmi duruşunu muhafaza ederek nasıl bir tavır takındığını, şartları İslâm’ın ve Müslümanların lehine çevirmek için nasıl bir mücadele verdiğini anlamak önemlidir. Böylece gerçek Hasan el-Bennâ ile zihinlerdeki hayalî Hasan el- Bennâ arasındaki uçurum ortadan kalkacaktır. Bu kitabı tercüme edinceye kadar benim de zihnimde bir Hasan el-Bennâ vardı. Fakat benim tasavvur ettiğim Hasan el-Bennâ ile gerçek Hasan el-Bennâ’nın farklı olduğunu tercüme sürecinde anlama imkânım oldu. Bu münasebetle bu kitabın onun hatıratını ciddi bir şekilde tamamladığını söyleyebilirim.