Alexander Dumas’ın ünlü romanı Monte Kristo Kontu’nun Türkiye’deki ilk basımı, Türk okuyucusu tarafından büyük rağbet görür. Bunun üzerine Ahmet Mithat, bu romanı örnek alarak Hasan Mellah’ı yayımlamaya başlar. Hasan Mellah da büyük bir ilgiyle karşılanır. Öyle ki eser tamamlandığında roman kahramanlarının akıbetini merak eden okuyucuların ısrarları üzere Ahmet Mithat romanına bir ek yazar.
Ahmet Mithat’ın ilk romanı olma özelliğini taşıyan bu eser ilk olarak korsanların elinde esir olarak karşımıza çıkan Hasan Mellah’ın türlü ölümlerden kurtuluş maceralarına yer veriyor.
Allah bize bu çocukları niçin veriyor biliyor musun? Ömrümüzün geçmekte ve ölümün yaklaşmakta olduğunu bize ispat için veriyor. Eğer bize kalacak olursa biz gençliğimizin geçtiğine, kart ve ihtiyar olduğumuza ve gebermek zamanı yaklaştığına mutlaka inanamayacağız. Lakin boyumuzla beraber evladımız yetiştikçe evvela kendimizi çocukluktan koparıp o saadeti evladımıza mecburen terk ediyoruz. Sonra onları genç ve civan olmuş görünce ister istemez kartlığımızı teslim edeceğiz. Nihayet onları kart görünce kendimizi ihtiyar bularak, onların ihtiyarlığını düşününce bizim için mezardan başka bir yer kalmadığını müşahede edeceğiz. Ama diyeceksin ki a devletlu, böyle doğurtup, yaşatıp, büyütüp de sonra gebertmekte ne mana vardır. Hazır bir kere yarattıktan sonra devam edip gitsene! İşte dindar olan böyle dememelidir. Çünkü bu söz bizim bencilliğimizden kaynaklanıyor. Çocukluktan al da en ihtiyarlığa ve torunluktan al da en ağa babalığa varıncaya kadar insanın her çağı, ayrı birer saadettir. Bu saadete herkes nail olmak ister.
Alexander Dumas’ın ünlü romanı Monte Kristo Kontu’nun Türkiye’deki ilk basımı, Türk okuyucusu tarafından büyük rağbet görür. Bunun üzerine Ahmet Mithat, bu romanı örnek alarak Hasan Mellah’ı yayımlamaya başlar. Hasan Mellah da büyük bir ilgiyle karşılanır. Öyle ki eser tamamlandığında roman kahramanlarının akıbetini merak eden okuyucuların ısrarları üzere Ahmet Mithat romanına bir ek yazar.
Ahmet Mithat’ın ilk romanı olma özelliğini taşıyan bu eser ilk olarak korsanların elinde esir olarak karşımıza çıkan Hasan Mellah’ın türlü ölümlerden kurtuluş maceralarına yer veriyor.
Allah bize bu çocukları niçin veriyor biliyor musun? Ömrümüzün geçmekte ve ölümün yaklaşmakta olduğunu bize ispat için veriyor. Eğer bize kalacak olursa biz gençliğimizin geçtiğine, kart ve ihtiyar olduğumuza ve gebermek zamanı yaklaştığına mutlaka inanamayacağız. Lakin boyumuzla beraber evladımız yetiştikçe evvela kendimizi çocukluktan koparıp o saadeti evladımıza mecburen terk ediyoruz. Sonra onları genç ve civan olmuş görünce ister istemez kartlığımızı teslim edeceğiz. Nihayet onları kart görünce kendimizi ihtiyar bularak, onların ihtiyarlığını düşününce bizim için mezardan başka bir yer kalmadığını müşahede edeceğiz. Ama diyeceksin ki a devletlu, böyle doğurtup, yaşatıp, büyütüp de sonra gebertmekte ne mana vardır. Hazır bir kere yarattıktan sonra devam edip gitsene! İşte dindar olan böyle dememelidir. Çünkü bu söz bizim bencilliğimizden kaynaklanıyor. Çocukluktan al da en ihtiyarlığa ve torunluktan al da en ağa babalığa varıncaya kadar insanın her çağı, ayrı birer saadettir. Bu saadete herkes nail olmak ister.