İnsanlık var olduğundan beri yazılıp çizilen âşk, bir hayatı zehir edebilir miydi? Sahi neydi sevmek?
İnsanın yaşı kaç olursa olsun, isterse ölüm döşeğinde olsun; sevgiliyi batan güneşte, dağın arkasından doğan ayda, uçan kuşta, taşta, toprakta hatta aldığı nefeste bile hissetmek değil miydi?
Yokluğuna alışılabilirdi belki de âşkın, ancak şu hafızalarımıza kaydedilmiş hatıralar olmasaydı.
Yolu âşka düşmüş bir kişi benlikten çıkar, sevgiliye dönüşür. Âşık artık yoktur, mâşukun bedeninde var olur.
Âdem'in de tek hayali normal bir hayat sürmekti. Ta ki, yolu âşk ile kesişene kadar…
İnsanlık var olduğundan beri yazılıp çizilen âşk, bir hayatı zehir edebilir miydi? Sahi neydi sevmek?
İnsanın yaşı kaç olursa olsun, isterse ölüm döşeğinde olsun; sevgiliyi batan güneşte, dağın arkasından doğan ayda, uçan kuşta, taşta, toprakta hatta aldığı nefeste bile hissetmek değil miydi?
Yokluğuna alışılabilirdi belki de âşkın, ancak şu hafızalarımıza kaydedilmiş hatıralar olmasaydı.
Yolu âşka düşmüş bir kişi benlikten çıkar, sevgiliye dönüşür. Âşık artık yoktur, mâşukun bedeninde var olur.
Âdem'in de tek hayali normal bir hayat sürmekti. Ta ki, yolu âşk ile kesişene kadar…