Dünyada her zaman çok çeşitli tehlikeler bulunmaktadır. Bu tehlikelerin çoğu insanoğlunu ilgilendirir. Aslında tehlike sadece insanlar için değil, bütün canlılar için geçerlidir. Ancak biz, burada sadece insanlara yönelik tehlikelerden veya olaylardan söz etmekteyiz.
Hayatımızın her günü, her saati hatta her anında ve hiç de tahmin edemediğimiz bir tarzda çok değişik ve tehlikeli durumlarla karşılaşabiliriz. Karşılaştığımız bu durumlar; bazen çoğu kez kaza olarak adlandıracağımız şekilde gelişir. Aslında bunların çoğunu tahmin edemeyiz. Lakin tahmin edebileceklerimiz de vardır. Örneğin: Trafikte hız sınırlarını aşarak yol alırsak, kaza kaçınılmaz olur. Bunu tahmin etmek zor değil. Lakin önemli olan toplumda sadece kendi ihtiraslarımızı tatmin etmek değil, toplumdaki diğer insanların hak ve özgürlüklerine de saygılı davranmak olmalıdır.
İlk yardım, hiç tahmin edilemeyen veya kaza olarak adlandırabileceğimiz durumlar karşısında doğru desteği vererek; tehlikeye düşen veya tehlikelere maruz kalan kişi ya da kişileri en az kayıpla kurtarmaktır.
Ülkemizdeki insanların çoğu yardım severdir. Sadece yardımsever olmak yetmez, esas olan tehlikeye düşmüş insanlara en doğru yardımı vermektir. Burada yine eğitime iş düşmektedir. Zira Zekeriya Efiloğlu’nun dediği gibi, "eğitim her kapıyı açar”. Yani insanlara ilk yardımın nasıl yapılması gerektiğini eğitim ile vermektir. Eğer bu eğitimi insanlarımızın çoğuna verebilirsek, o vakit yapılacak yardımlar hayat kurtarır. Lakin eğitimsiz ve bilinçsizce verilen ve çoğu zaman iyi niyetle yapılan yardımların geneli fayda yerine zarar vermektedir. Bir örnekle bunu şöyle izah edebiliriz: Diyelim ki bir insana araba çarptı ve yakınında da bir insan olduğunu düşünelim. İnsanımız yardım severliğinden hemen koşup, araba çarpmış adamı sırtlayıp, doktora götürmeye çalışması iyi niyetle olmasına rağmen; yaralı şahsa (kazazede) fayda değil zarar verir. Çünkü araba çarmış bir insanın kırıkları olabilir. Eğer bu kırıklar da "omurga veya boyun kırığı” şeklinde ise boyunluk takılmadan ve sedye olmadan taşınması kişiyi daha zor durumlara sokabilir, hatta felç olmasına bile sebep olabilir.
Dolayısıyla hiç tahmin edemediğimiz tehlikeli durumlar karşısında insanlara ve çevremize, aile bireylerimize ve diğer bireylere doğru yardım tekniklerini öğreten ilk yardım eğitimine ihtiyaç vardır. Bu eğitimi, toplumda olabildiğince tüm bireylere vermek devletin bir görevidir. Ayı zamanda toplum için de insani bir vazifedir.
Bu kitapla, toplumumuzdaki sağlık bilincine bir nebze de olsa katkı vermek amaçlanmıştır.
Dünyada her zaman çok çeşitli tehlikeler bulunmaktadır. Bu tehlikelerin çoğu insanoğlunu ilgilendirir. Aslında tehlike sadece insanlar için değil, bütün canlılar için geçerlidir. Ancak biz, burada sadece insanlara yönelik tehlikelerden veya olaylardan söz etmekteyiz.
Hayatımızın her günü, her saati hatta her anında ve hiç de tahmin edemediğimiz bir tarzda çok değişik ve tehlikeli durumlarla karşılaşabiliriz. Karşılaştığımız bu durumlar; bazen çoğu kez kaza olarak adlandıracağımız şekilde gelişir. Aslında bunların çoğunu tahmin edemeyiz. Lakin tahmin edebileceklerimiz de vardır. Örneğin: Trafikte hız sınırlarını aşarak yol alırsak, kaza kaçınılmaz olur. Bunu tahmin etmek zor değil. Lakin önemli olan toplumda sadece kendi ihtiraslarımızı tatmin etmek değil, toplumdaki diğer insanların hak ve özgürlüklerine de saygılı davranmak olmalıdır.
İlk yardım, hiç tahmin edilemeyen veya kaza olarak adlandırabileceğimiz durumlar karşısında doğru desteği vererek; tehlikeye düşen veya tehlikelere maruz kalan kişi ya da kişileri en az kayıpla kurtarmaktır.
Ülkemizdeki insanların çoğu yardım severdir. Sadece yardımsever olmak yetmez, esas olan tehlikeye düşmüş insanlara en doğru yardımı vermektir. Burada yine eğitime iş düşmektedir. Zira Zekeriya Efiloğlu’nun dediği gibi, "eğitim her kapıyı açar”. Yani insanlara ilk yardımın nasıl yapılması gerektiğini eğitim ile vermektir. Eğer bu eğitimi insanlarımızın çoğuna verebilirsek, o vakit yapılacak yardımlar hayat kurtarır. Lakin eğitimsiz ve bilinçsizce verilen ve çoğu zaman iyi niyetle yapılan yardımların geneli fayda yerine zarar vermektedir. Bir örnekle bunu şöyle izah edebiliriz: Diyelim ki bir insana araba çarptı ve yakınında da bir insan olduğunu düşünelim. İnsanımız yardım severliğinden hemen koşup, araba çarpmış adamı sırtlayıp, doktora götürmeye çalışması iyi niyetle olmasına rağmen; yaralı şahsa (kazazede) fayda değil zarar verir. Çünkü araba çarmış bir insanın kırıkları olabilir. Eğer bu kırıklar da "omurga veya boyun kırığı” şeklinde ise boyunluk takılmadan ve sedye olmadan taşınması kişiyi daha zor durumlara sokabilir, hatta felç olmasına bile sebep olabilir.
Dolayısıyla hiç tahmin edemediğimiz tehlikeli durumlar karşısında insanlara ve çevremize, aile bireylerimize ve diğer bireylere doğru yardım tekniklerini öğreten ilk yardım eğitimine ihtiyaç vardır. Bu eğitimi, toplumda olabildiğince tüm bireylere vermek devletin bir görevidir. Ayı zamanda toplum için de insani bir vazifedir.
Bu kitapla, toplumumuzdaki sağlık bilincine bir nebze de olsa katkı vermek amaçlanmıştır.