Sorunların temelinde "insan" denilen, özel yaratılmış bir eseri anlama ve bu doğrultuda çözümlemelerde bulunma
çabaları vardır. Özellikleriyle, yetenekleriyle ve geniş etkileriyle evrendeki her şeye dokunan ve değiştiren ve
dönüştüren insan, kendi içerisinde ise, büyük problemlerle boğuşmaktadır.
Akıl, şuur ve idrak gibi donatılarla evrendeki her şeyi sorgulayan ve anlamlandırabilen insan, bir taraftan kendini
sorgulamaktadır, bir taraftan da beklentilerinin karşılanmasını talep etmektedir.
"Ben kimim" "nereden geliyorum" ve "nereye gidiyorum" gibi soruları soran insan, sahip olduğu insanlık özellikleri
anlamak istemektedir. İradesi dışında başladığı hayat yolculuğunun anlamını varacağı durakları ve biçimi onun en
önemli sorunlarındandır. Hayatı nitelikli yaşama ve tüm güzellikleri yaşama arzusu bir tarafa, hayatı güzelleştirme
sürdürme ve kalıcı yapma istekleri ruhunun derinliklerinde ana gündemdedir.
Felsefe asırlarla bu soruları sordu; "olmak ya da olmamak" ,
"Varlık niçin var, yokluk niye yok?" ,
"Ölmek varsa, yaşamak niye?",
"Yaşama ne kadar söz geçirebiliriz?" diye. Soru sormak, olanı sorgulamak akıl unsurunun çalıştığını göstermektedir. Kalp, his ve diğer insani latifeler de bu soruların cevabını şiddetle arar bir ömür boyu.
Sorunların temelinde "insan" denilen, özel yaratılmış bir eseri anlama ve bu doğrultuda çözümlemelerde bulunma
çabaları vardır. Özellikleriyle, yetenekleriyle ve geniş etkileriyle evrendeki her şeye dokunan ve değiştiren ve
dönüştüren insan, kendi içerisinde ise, büyük problemlerle boğuşmaktadır.
Akıl, şuur ve idrak gibi donatılarla evrendeki her şeyi sorgulayan ve anlamlandırabilen insan, bir taraftan kendini
sorgulamaktadır, bir taraftan da beklentilerinin karşılanmasını talep etmektedir.
"Ben kimim" "nereden geliyorum" ve "nereye gidiyorum" gibi soruları soran insan, sahip olduğu insanlık özellikleri
anlamak istemektedir. İradesi dışında başladığı hayat yolculuğunun anlamını varacağı durakları ve biçimi onun en
önemli sorunlarındandır. Hayatı nitelikli yaşama ve tüm güzellikleri yaşama arzusu bir tarafa, hayatı güzelleştirme
sürdürme ve kalıcı yapma istekleri ruhunun derinliklerinde ana gündemdedir.
Felsefe asırlarla bu soruları sordu; "olmak ya da olmamak" ,
"Varlık niçin var, yokluk niye yok?" ,
"Ölmek varsa, yaşamak niye?",
"Yaşama ne kadar söz geçirebiliriz?" diye. Soru sormak, olanı sorgulamak akıl unsurunun çalıştığını göstermektedir. Kalp, his ve diğer insani latifeler de bu soruların cevabını şiddetle arar bir ömür boyu.