Hayata Başlarken’de yazarın çekmecesinde kalmış ve ancak 1983’ten sonra kitaplarına alınmış öyküleri okuyacaksınız. Bu tarihsiz öyküler bir araya getirilirken yazım ve anlatım biçimleri dikkate alındı, tematik ilişkilerine göre sıralandı.
Bilindiği gibi, Esendal’ın hemen hemen tüm öyküleri temelde “hayata atılma” ve “ev kurma” üstünedir; gençliğin sevgi ve mutluluk arayışı üstünedir. Hayata Başlarken adını verdiğimiz bu kitapta da kadın-erkek, aile-çocuk ilişkileri ele alınıyor. Sevgi ve acıma duygularına, mutlu ve mutsuz evliliklere, yitirilen insani değerlere, kültürel yozlaşmalara ve eğitim işlerindeki bozuk düzene vurgu yapılıyor. Esendal’ın renkli tipleri (esnaf, ev kadını, din adamı, alafranga-züppe, bürokrat, memur, yarı aydın) bu kitabın her öyküsünde farklı kılıklarda boy gösteriyor.
“Çocukların içinde, aldatılmaktan, mazlum, zavallı olmaktan ve ağlamaktan hoşlananlar var. Hatta sevdalar, muhabbet ve maceralar hayal edip mahzun olan, ağlayanlar var. Hüseyin Hulki isminde birini tanıdım ki, her gün hikâyeler icat eder, hiç olmayan kızlara âşık olur, sonra da mahzun kalırdı.”
Hayata Başlarken’de yazarın çekmecesinde kalmış ve ancak 1983’ten sonra kitaplarına alınmış öyküleri okuyacaksınız. Bu tarihsiz öyküler bir araya getirilirken yazım ve anlatım biçimleri dikkate alındı, tematik ilişkilerine göre sıralandı.
Bilindiği gibi, Esendal’ın hemen hemen tüm öyküleri temelde “hayata atılma” ve “ev kurma” üstünedir; gençliğin sevgi ve mutluluk arayışı üstünedir. Hayata Başlarken adını verdiğimiz bu kitapta da kadın-erkek, aile-çocuk ilişkileri ele alınıyor. Sevgi ve acıma duygularına, mutlu ve mutsuz evliliklere, yitirilen insani değerlere, kültürel yozlaşmalara ve eğitim işlerindeki bozuk düzene vurgu yapılıyor. Esendal’ın renkli tipleri (esnaf, ev kadını, din adamı, alafranga-züppe, bürokrat, memur, yarı aydın) bu kitabın her öyküsünde farklı kılıklarda boy gösteriyor.
“Çocukların içinde, aldatılmaktan, mazlum, zavallı olmaktan ve ağlamaktan hoşlananlar var. Hatta sevdalar, muhabbet ve maceralar hayal edip mahzun olan, ağlayanlar var. Hüseyin Hulki isminde birini tanıdım ki, her gün hikâyeler icat eder, hiç olmayan kızlara âşık olur, sonra da mahzun kalırdı.”