“Gözlerini açtığında mavi gökyüzüne uzun uzun baktı. “Bir kusurdu,” dedi “bu bulutlar, maviyi kapattığı için.” Melda kendi sesinde boğulduğunu hissetti. Daha 13 yaşındaydı. Filistin’in Arakib köyünde dünyaya gelmişti. Burası Necef Çölü üzerine kurulu küçük bir yerleşim yeriydi. İsrail askerleri tarafından 169 defa yıkılıp köy halkı tarafından tekrar tekrar inşa edilmişti. Coğrafya herkesin kaderi olduğu gibi onun da kaderiydi. Babası ve annesi İsrail askerlerinin yıktığı evlerin altında kalarak can vermişti. Ölüm burada, günlük hayatta sıradan bir şeydi.”
Nigar Bayraktar, kahramanlarının her birinin kendine özgü hikâyesini, kendi özgün üslubu ile harmanlayarak okura sunuyor. Acının, şiddetin, yağmanın, haksızlığın, gözyaşının eksik olmadığı öykülerde hem hüzünleniyor, hem de her birimiz kendi gerçekliklerimizle karşılaşıyoruz.
“Gözlerini açtığında mavi gökyüzüne uzun uzun baktı. “Bir kusurdu,” dedi “bu bulutlar, maviyi kapattığı için.” Melda kendi sesinde boğulduğunu hissetti. Daha 13 yaşındaydı. Filistin’in Arakib köyünde dünyaya gelmişti. Burası Necef Çölü üzerine kurulu küçük bir yerleşim yeriydi. İsrail askerleri tarafından 169 defa yıkılıp köy halkı tarafından tekrar tekrar inşa edilmişti. Coğrafya herkesin kaderi olduğu gibi onun da kaderiydi. Babası ve annesi İsrail askerlerinin yıktığı evlerin altında kalarak can vermişti. Ölüm burada, günlük hayatta sıradan bir şeydi.”
Nigar Bayraktar, kahramanlarının her birinin kendine özgü hikâyesini, kendi özgün üslubu ile harmanlayarak okura sunuyor. Acının, şiddetin, yağmanın, haksızlığın, gözyaşının eksik olmadığı öykülerde hem hüzünleniyor, hem de her birimiz kendi gerçekliklerimizle karşılaşıyoruz.