"Yaş yetmiş iş bitmiş" sözünü ilk kitabı "Sevginin Gün(sel)cesi"yle yerle bir etmişti Günsel Öğretmen. Bu kitabında yine taşıdığı sevgileri çeşitlendirdi, masal yaptı ve gelecek nesillere, çocuklarına, torunlarına masal gibi sevgiyi anlattı. Geçmişten geleceğe, yaşadıklarını örnekleyerek ışık tuttu.
Özetle, yaşamak için zaman, mekân ve imkân olması gerektiğini ve mekânın da zamanın da imkânın da sevgiyle yaratıldığını her satırda vurguluyor. Şöyle ki; yaşamak bir zaman dilimine hayatı sığdırmaktır. Bu zaman dilimi, şimdi buradaydı, aaa... artık yok, denecek kadar kısa da sürebilir, uzunca bir hayat da olabilir. Ömür, doğumla ölüm arasında kalan zamandır, kısa veya uzun olması önemli değil, mühim olan, ikisi arasındaki zamanı değerlendirmek ve zamanı boşa harcamamaktır. Zaman kıymetlidir, geri alınmaz. Bir kere daha o an yaşanmaz. Bu zaman dilimini geçirmek için mekân yaratmak gerekiyor. Mekânı güzel kılmak da seven insanların elindedir. Yaşadığın yer sırça köşk, konak olur, yaşadığın yer küçük bir kulübe de olabilir. Mekânının içini dolduranlar sevgiyle yol almayı bilirlerse hayat hep güzel olur. Kötülüklerden iyilikler çıkarmanın ustası olur. İmkân ise, okuyarak, çalışarak, dürüstçe, düzgün yol alarak yaratılıyor. Vakit boşa geçmemeli.
Kaderin boynumuzda bıraktığı halkalardan kurtulmak için sevmeliyiz, ben değil, biz olarak çok sevmeliyiz. Bu kitabın özeti, yaşamak sevgidir, sevgi, insanlık için huzurdur. Sevgiyle her zor yenilir. Sevince samanlık seyran olur, karanlıklar da ışık... Biz sevdikçe aydınlanacak bu dünya ve insanlar huzur bulacak...
"Yaş yetmiş iş bitmiş" sözünü ilk kitabı "Sevginin Gün(sel)cesi"yle yerle bir etmişti Günsel Öğretmen. Bu kitabında yine taşıdığı sevgileri çeşitlendirdi, masal yaptı ve gelecek nesillere, çocuklarına, torunlarına masal gibi sevgiyi anlattı. Geçmişten geleceğe, yaşadıklarını örnekleyerek ışık tuttu.
Özetle, yaşamak için zaman, mekân ve imkân olması gerektiğini ve mekânın da zamanın da imkânın da sevgiyle yaratıldığını her satırda vurguluyor. Şöyle ki; yaşamak bir zaman dilimine hayatı sığdırmaktır. Bu zaman dilimi, şimdi buradaydı, aaa... artık yok, denecek kadar kısa da sürebilir, uzunca bir hayat da olabilir. Ömür, doğumla ölüm arasında kalan zamandır, kısa veya uzun olması önemli değil, mühim olan, ikisi arasındaki zamanı değerlendirmek ve zamanı boşa harcamamaktır. Zaman kıymetlidir, geri alınmaz. Bir kere daha o an yaşanmaz. Bu zaman dilimini geçirmek için mekân yaratmak gerekiyor. Mekânı güzel kılmak da seven insanların elindedir. Yaşadığın yer sırça köşk, konak olur, yaşadığın yer küçük bir kulübe de olabilir. Mekânının içini dolduranlar sevgiyle yol almayı bilirlerse hayat hep güzel olur. Kötülüklerden iyilikler çıkarmanın ustası olur. İmkân ise, okuyarak, çalışarak, dürüstçe, düzgün yol alarak yaratılıyor. Vakit boşa geçmemeli.
Kaderin boynumuzda bıraktığı halkalardan kurtulmak için sevmeliyiz, ben değil, biz olarak çok sevmeliyiz. Bu kitabın özeti, yaşamak sevgidir, sevgi, insanlık için huzurdur. Sevgiyle her zor yenilir. Sevince samanlık seyran olur, karanlıklar da ışık... Biz sevdikçe aydınlanacak bu dünya ve insanlar huzur bulacak...