On dokuzuncu yüzyılın son çeyreğinde Kuzey’in Federal Ordu’su karşısında Güney’in Konfederasyon Birlikleri’nin çarpıştığı Amerikan iç savaşına, yaşanmış askeri ve sivil hayata ilişkin hikayeler ile ışık tutan bu eser başlangıçta ülkenin önde gelen yayınevleri tarafından reddedilmiştir. Eserde karşıt cephelerde savaşan bitişik tarlalardaki komşuların, bir şekilde yolları ayrılmış kardeşlerin, baba ve oğulların veya eşi tarafından aldatılan bir centilmenin onur ve saygınlık adına verdiği mücadele anlatılmaktadır. Bazen bir çocuğun oyun zannettiği iç savaşın acımasız yüzü, kimi zaman hüzünlü kimi zaman trajikomik bir şekilde yansıtılmıştır.
“Ama bu sakat ve kanlar içindeki adamlar, çocuğun gülüşü ile kendi korkunç ciddiyetleri arasındaki dramatik tezattan, en az onun kadar habersiz sürünmeye devam ediyorlardı. Ona göre bu neşeli bir gösteriydi. Babasının siyahi kölelerinin onu eğlendirmek için elleri ve dizleri üzerinde süründüklerini görmüş ve onların kendi atları olduklarına inanarak üzerlerine binmişti. Şimdi bu sürünen figürlerden birine arkadan yaklaştı ve çevik bir hareketle üzerine bindi. Adam göğsünün üzerine çöktü, toparlandı, küçük çocuğu eğitimsiz bir tayın yapabileceği gibi hiddetle yere fırlattı ve sonra alt çenesi olmayan yüzünü ona doğru çevirdi…”
On dokuzuncu yüzyılın son çeyreğinde Kuzey’in Federal Ordu’su karşısında Güney’in Konfederasyon Birlikleri’nin çarpıştığı Amerikan iç savaşına, yaşanmış askeri ve sivil hayata ilişkin hikayeler ile ışık tutan bu eser başlangıçta ülkenin önde gelen yayınevleri tarafından reddedilmiştir. Eserde karşıt cephelerde savaşan bitişik tarlalardaki komşuların, bir şekilde yolları ayrılmış kardeşlerin, baba ve oğulların veya eşi tarafından aldatılan bir centilmenin onur ve saygınlık adına verdiği mücadele anlatılmaktadır. Bazen bir çocuğun oyun zannettiği iç savaşın acımasız yüzü, kimi zaman hüzünlü kimi zaman trajikomik bir şekilde yansıtılmıştır.
“Ama bu sakat ve kanlar içindeki adamlar, çocuğun gülüşü ile kendi korkunç ciddiyetleri arasındaki dramatik tezattan, en az onun kadar habersiz sürünmeye devam ediyorlardı. Ona göre bu neşeli bir gösteriydi. Babasının siyahi kölelerinin onu eğlendirmek için elleri ve dizleri üzerinde süründüklerini görmüş ve onların kendi atları olduklarına inanarak üzerlerine binmişti. Şimdi bu sürünen figürlerden birine arkadan yaklaştı ve çevik bir hareketle üzerine bindi. Adam göğsünün üzerine çöktü, toparlandı, küçük çocuğu eğitimsiz bir tayın yapabileceği gibi hiddetle yere fırlattı ve sonra alt çenesi olmayan yüzünü ona doğru çevirdi…”