"Bilebileceklerimizin elbette sınırı vardır ama bilme eyleminin sınırı yoktur. Yalnızca şu anda henüz bilmediklerimiz vardır. Öyle olsaydı bölünemez kabul edilen atomaltı parçacık araştırmaları da uzay araştırmaları da gereksiz olurdu ve yapılmazdı. Hegel’in görüşünü aynı kendisi gibi bilinç alanında uzman olan Kant’tan ayırdığı en önemli yer felsefi düşünceye “a priori” (önceden varsayılan) bazı kabuller koyulmasını reddetmesidir. Kant’a göre “uzay” ve “zaman” birer önvarsayılmış kategori olarak bilincimizde var kabul edilirken Hegel’de bu kategoriler yerine en başta “şimdi” ve “burada” şeklindeki gerçek duyum ürünleri vardır. Bilinç için “şimdi” ve “burada”dan daha somut, elle tutulur, hakiki bir hareket noktası olamazdı. Bu bilincimizin hakikatle ilişkisinin de anahtarıdır."
"Bilebileceklerimizin elbette sınırı vardır ama bilme eyleminin sınırı yoktur. Yalnızca şu anda henüz bilmediklerimiz vardır. Öyle olsaydı bölünemez kabul edilen atomaltı parçacık araştırmaları da uzay araştırmaları da gereksiz olurdu ve yapılmazdı. Hegel’in görüşünü aynı kendisi gibi bilinç alanında uzman olan Kant’tan ayırdığı en önemli yer felsefi düşünceye “a priori” (önceden varsayılan) bazı kabuller koyulmasını reddetmesidir. Kant’a göre “uzay” ve “zaman” birer önvarsayılmış kategori olarak bilincimizde var kabul edilirken Hegel’de bu kategoriler yerine en başta “şimdi” ve “burada” şeklindeki gerçek duyum ürünleri vardır. Bilinç için “şimdi” ve “burada”dan daha somut, elle tutulur, hakiki bir hareket noktası olamazdı. Bu bilincimizin hakikatle ilişkisinin de anahtarıdır."