Oliver Sacks’ın ölümünden sonra yayımlanan üçüncü derlemesi “Her Şey Yerli Yerinde”, ünlü nörolog-yazarın ilgi alanının genişliğini gözler önüne seren yazılardan oluşuyor. Bunlardan bazılarında Sacks’ın yüzme tutkusundan bahçe sevgisine, kimya merakından dünya dışı yaşam ihtimallerine olan ilgisine, pek çok kişisel yanını görüyoruz. Bazılarında ise ilgilenmeyi hiç bırakmadığı hastalarına ilişkin –hıçkırık krizlerinden rüyalara, depresyondan demansa geniş bir yelpazeden örnekler sunan– son vaka öykülerini okuyor veya kendi ölümlülüğüyle yüzleşmesine tanık oluyoruz. “Her Şey Yerli Yerinde” bilime, doğaya ve hayata karşı sınırsız bir merakın ve temelleri sağlam, sağlıklı bir iyimserliğin her yazıda hissedildiği bir veda kitabı.
“... her şeye rağmen, insan hayatı ve kültürel zenginliğin harabeye dönmüş bir dünyada bile ayakta kalacağını umma cesaretini gösteriyorum. Kimileri sanatı kültürümüzün, kolektif belleğimizin savunma duvarı olarak görüyorlarsa da ben bilimin düşünce derinliğiyle, elle tutulur başarıları ve potansiyelleriyle aynı derecede önemli olduğunu düşünüyorum; bilim, iyi bilim, temkinli ve yavaş ilerlese de, kavrayışları, sezgileri sürekli test edilip deneye tabi tutulsa da, daha önce hiç olmadığı kadar gelişip zenginleşiyor. (...) Bizler dünyanın bugünkü krizleri atlatmasını sağlayıp daha mutlu zamanlara giden yolu açabiliriz.”
Oliver Sacks’ın ölümünden sonra yayımlanan üçüncü derlemesi “Her Şey Yerli Yerinde”, ünlü nörolog-yazarın ilgi alanının genişliğini gözler önüne seren yazılardan oluşuyor. Bunlardan bazılarında Sacks’ın yüzme tutkusundan bahçe sevgisine, kimya merakından dünya dışı yaşam ihtimallerine olan ilgisine, pek çok kişisel yanını görüyoruz. Bazılarında ise ilgilenmeyi hiç bırakmadığı hastalarına ilişkin –hıçkırık krizlerinden rüyalara, depresyondan demansa geniş bir yelpazeden örnekler sunan– son vaka öykülerini okuyor veya kendi ölümlülüğüyle yüzleşmesine tanık oluyoruz. “Her Şey Yerli Yerinde” bilime, doğaya ve hayata karşı sınırsız bir merakın ve temelleri sağlam, sağlıklı bir iyimserliğin her yazıda hissedildiği bir veda kitabı.
“... her şeye rağmen, insan hayatı ve kültürel zenginliğin harabeye dönmüş bir dünyada bile ayakta kalacağını umma cesaretini gösteriyorum. Kimileri sanatı kültürümüzün, kolektif belleğimizin savunma duvarı olarak görüyorlarsa da ben bilimin düşünce derinliğiyle, elle tutulur başarıları ve potansiyelleriyle aynı derecede önemli olduğunu düşünüyorum; bilim, iyi bilim, temkinli ve yavaş ilerlese de, kavrayışları, sezgileri sürekli test edilip deneye tabi tutulsa da, daha önce hiç olmadığı kadar gelişip zenginleşiyor. (...) Bizler dünyanın bugünkü krizleri atlatmasını sağlayıp daha mutlu zamanlara giden yolu açabiliriz.”