Çok mutluydum. Okulu seviyor muydum, hala karar vermiş değilim, ancak o gereksiz ve fevkalade sıkıcı kuralları sevmiyordum. Fen bilgisi, sosyal bilgiler ve o tek ortalı, kalın, sarı saman kağıtlı deftere yaptığım aritmetik hesaplarla, küçük problemlerle matematiği bi başka seviyordum. İlkokulun en zor sınıfı denen dördüncü sınıfta da en başarılı ikiden biriydim. Dünyanın döndüğünü, ayrıca güneşin etrafında da semaya durduğunu öğrenmiştim artık. Ben, zaten babamın etrafında dönüyordum. Kurallara rağmen okulu seviyor muydum?.. Ta ki konusu meslekler olan derse kadar. Annelerin daha çok evde olduğu günlerdi ve çocuklar sıra sıra babalarının mesleklerini söylüyordu.
-Memur.
-Babam mühendis.
-Benim babam müdürrr.(!)
Kısık sesle işçi diyenler çıktı pek çok. Elektrikçi, şoför, sucu vardı. Sıra bana geldiğinde sustum..kaldım. Sevgili öğretmenimizin hadi demesine rağmen ağzımı açamıyordum. Sessizlik ve artık herkesin bana baktığı esnada o güne değin duyduğum en acımasız, en gaddar ses, sınıfın duvarlarında yankılanıp kulaklarımdan içeri, beynime girdi. Başım zonkladı, içim paralandı, tuhaf bir acı hissettim. Sınıfın en başarısız ve yaramaz üçünden biri olan müdür oğlu haylaz Metin, en çalışkan ikinin birinden intikam alıyordu sanki. O ince ve çirkin ses nasıl böyle acımasız ve öfke dolu ve alaycı olmuştu, hayret.
-Çoban diyordu gülerek… Onun babası çoban.
Çok mutluydum. Okulu seviyor muydum, hala karar vermiş değilim, ancak o gereksiz ve fevkalade sıkıcı kuralları sevmiyordum. Fen bilgisi, sosyal bilgiler ve o tek ortalı, kalın, sarı saman kağıtlı deftere yaptığım aritmetik hesaplarla, küçük problemlerle matematiği bi başka seviyordum. İlkokulun en zor sınıfı denen dördüncü sınıfta da en başarılı ikiden biriydim. Dünyanın döndüğünü, ayrıca güneşin etrafında da semaya durduğunu öğrenmiştim artık. Ben, zaten babamın etrafında dönüyordum. Kurallara rağmen okulu seviyor muydum?.. Ta ki konusu meslekler olan derse kadar. Annelerin daha çok evde olduğu günlerdi ve çocuklar sıra sıra babalarının mesleklerini söylüyordu.
-Memur.
-Babam mühendis.
-Benim babam müdürrr.(!)
Kısık sesle işçi diyenler çıktı pek çok. Elektrikçi, şoför, sucu vardı. Sıra bana geldiğinde sustum..kaldım. Sevgili öğretmenimizin hadi demesine rağmen ağzımı açamıyordum. Sessizlik ve artık herkesin bana baktığı esnada o güne değin duyduğum en acımasız, en gaddar ses, sınıfın duvarlarında yankılanıp kulaklarımdan içeri, beynime girdi. Başım zonkladı, içim paralandı, tuhaf bir acı hissettim. Sınıfın en başarısız ve yaramaz üçünden biri olan müdür oğlu haylaz Metin, en çalışkan ikinin birinden intikam alıyordu sanki. O ince ve çirkin ses nasıl böyle acımasız ve öfke dolu ve alaycı olmuştu, hayret.
-Çoban diyordu gülerek… Onun babası çoban.