Öğretmen yetiştiren bir fakültede öğretmenlere yıllarca ayrıntılı biçimde dersini verdikten sonra, bu kez konuyla doğrudan ilgisi olmayan ama olup biteni de kabaca bilmek isteyenlere, becerebilirsem, bir kapı aralamaya çalışıyorum. İnanın mesele, sınıfta ders anlatan öğretmende, kursta makrome öğreten eğiticide, askerde “üç köşe teşkili” yaptıran çavuşta gördüklerinizden çok daha fazlası. Ama sakın ola bu kitabı okuduktan sonra eğitimci olacağınızı falan da düşünmeyin. Eğitim, böyle bir kitapla özetlenemeyecek kadar derin bir konu... Bu nedenle okumaya karar vermeden önce şunları düşünün; Eğitimin bir kurum olarak toplumsal yapıyla ilişkisini ve bir bilim alanı olarak nasıl bir bilim alanı olduğunu, Eğitimin, merkezine aldığı insana hangi gözle baktığını ve insanın hangi yanlarında ne tür gelişim alanları gördüğünü, Nasıl öğrendiğimizi ve eğiticilerin de öğretmek için ne tür yollar izlediklerini, Okullardaki öğretmenlerin nasıl sınavlar hazırladıklarını, (hatta sınavlarda sizi üzen o dört yanlışın bir doğruyu alıp nereye götürdüğünü), Eğitim açısından teknolojiye nasıl bakılması gerektiğini ve toplum için eğitimin nihai hedefinin ne olduğunu bilmek istiyorsanız, o zaman okumaya değebilir. Kuşkusuz bu kitapta “Eğitim mi dediniz?” adlı kitabımda paylaştıklarımı tekrar ediyorum ama eğitim sistemini eleştiren yorumlarımı bir yana bırakıp, daha geniş bir kitleye hitap edebileceğini umduğum daha sade bir üslubu deneyerek. Okursanız, bu kitapla eğitime ilişkin fikriniz yeniden şekillenecek, konuyu önemseme derecenize göre, eğitimle ilgili geçmiş yaşantılarınızı burada okuyacaklarınızla kıyaslayıp biraz daha nesnel değerlendirmeler yapabileceksiniz. Bir de, çoluk çocuğunuz, yeğeniniz falan varsa, onların gelişimleri ve eğitimleri konusunda birazcık farkındalık kazanacaksınız.
Öğretmen yetiştiren bir fakültede öğretmenlere yıllarca ayrıntılı biçimde dersini verdikten sonra, bu kez konuyla doğrudan ilgisi olmayan ama olup biteni de kabaca bilmek isteyenlere, becerebilirsem, bir kapı aralamaya çalışıyorum. İnanın mesele, sınıfta ders anlatan öğretmende, kursta makrome öğreten eğiticide, askerde “üç köşe teşkili” yaptıran çavuşta gördüklerinizden çok daha fazlası. Ama sakın ola bu kitabı okuduktan sonra eğitimci olacağınızı falan da düşünmeyin. Eğitim, böyle bir kitapla özetlenemeyecek kadar derin bir konu... Bu nedenle okumaya karar vermeden önce şunları düşünün; Eğitimin bir kurum olarak toplumsal yapıyla ilişkisini ve bir bilim alanı olarak nasıl bir bilim alanı olduğunu, Eğitimin, merkezine aldığı insana hangi gözle baktığını ve insanın hangi yanlarında ne tür gelişim alanları gördüğünü, Nasıl öğrendiğimizi ve eğiticilerin de öğretmek için ne tür yollar izlediklerini, Okullardaki öğretmenlerin nasıl sınavlar hazırladıklarını, (hatta sınavlarda sizi üzen o dört yanlışın bir doğruyu alıp nereye götürdüğünü), Eğitim açısından teknolojiye nasıl bakılması gerektiğini ve toplum için eğitimin nihai hedefinin ne olduğunu bilmek istiyorsanız, o zaman okumaya değebilir. Kuşkusuz bu kitapta “Eğitim mi dediniz?” adlı kitabımda paylaştıklarımı tekrar ediyorum ama eğitim sistemini eleştiren yorumlarımı bir yana bırakıp, daha geniş bir kitleye hitap edebileceğini umduğum daha sade bir üslubu deneyerek. Okursanız, bu kitapla eğitime ilişkin fikriniz yeniden şekillenecek, konuyu önemseme derecenize göre, eğitimle ilgili geçmiş yaşantılarınızı burada okuyacaklarınızla kıyaslayıp biraz daha nesnel değerlendirmeler yapabileceksiniz. Bir de, çoluk çocuğunuz, yeğeniniz falan varsa, onların gelişimleri ve eğitimleri konusunda birazcık farkındalık kazanacaksınız.