“Eleştirmen bu önemli bir kitap diye düşünür, çünkü savaşı ele almaktadır. Bu ise önemsiz bir kitap, çünkü oturma odasındaki kadınların duygularını ele alıyor.”
Virginia Woolf / Kendine Ait Bir Oda
İleriye doğru giden bir trende, yanlış seçilmiş bir koltukta, ters oturuyordu kadın. Geçmişe, geleceğe, göğe ve hiç tanımadığı birine bakıyordu pencereden. Bilge Aygün’ün ilk kurgu kitabı, benzer pencerelerde kimbilir kaç kez karşılaşıp tanışmayı ihmal ettiklerimizi hatırlatıyor.
“Duygularım, ancak Konya’da olabilecek kadar dümdüz bir ovada dörtnala koşan bir at gibi özgür... Ben bir elimle Asya Kıtası’nı, diğer elimle Amerika Kıtası’nı tutuyorum; uzay boşluğunda vals adımları ile dönüyor, dönüyoruz. Ellerimi bırakıp yıldız olup kayıyorum. Marmara Denizi’nden Moby Dick olup çıkıyorum. Trendeki kendime kuyruk sallıyorum. Sağım solum önüm arkam, her yerdeyim. Her şey benden doğuyor, benden uzuyor. Yollar endişelendirmiyor beni, her yere gidebiliyorum. Sonbahar mevsiminde, 24 Kasım 2019’da, burada, trenin birinci vagonunda cama başını dayamış olan da benim; dörtnala koşan at da... Bunu kim inkâr edebilir? Hiç mutsuz olmamış ve olmayacak gibiyim. Zamanı büktüm işte. Artık hayatımı sevebilirim.”
“Eleştirmen bu önemli bir kitap diye düşünür, çünkü savaşı ele almaktadır. Bu ise önemsiz bir kitap, çünkü oturma odasındaki kadınların duygularını ele alıyor.”
Virginia Woolf / Kendine Ait Bir Oda
İleriye doğru giden bir trende, yanlış seçilmiş bir koltukta, ters oturuyordu kadın. Geçmişe, geleceğe, göğe ve hiç tanımadığı birine bakıyordu pencereden. Bilge Aygün’ün ilk kurgu kitabı, benzer pencerelerde kimbilir kaç kez karşılaşıp tanışmayı ihmal ettiklerimizi hatırlatıyor.
“Duygularım, ancak Konya’da olabilecek kadar dümdüz bir ovada dörtnala koşan bir at gibi özgür... Ben bir elimle Asya Kıtası’nı, diğer elimle Amerika Kıtası’nı tutuyorum; uzay boşluğunda vals adımları ile dönüyor, dönüyoruz. Ellerimi bırakıp yıldız olup kayıyorum. Marmara Denizi’nden Moby Dick olup çıkıyorum. Trendeki kendime kuyruk sallıyorum. Sağım solum önüm arkam, her yerdeyim. Her şey benden doğuyor, benden uzuyor. Yollar endişelendirmiyor beni, her yere gidebiliyorum. Sonbahar mevsiminde, 24 Kasım 2019’da, burada, trenin birinci vagonunda cama başını dayamış olan da benim; dörtnala koşan at da... Bunu kim inkâr edebilir? Hiç mutsuz olmamış ve olmayacak gibiyim. Zamanı büktüm işte. Artık hayatımı sevebilirim.”