Yalnız ‘Ben kimim' değil, ‘Ne istiyorum' sorusu da günümüzde kimsenin göz ucuyla bile bakmadığı bir yabancı. Yatak odasından dünyanın öbür ucuna iki elin parmakları kadar derdin altında eziliyor insan. Bazıları günde üç öğün dayak yiyormuş, sokakta bombalar patlıyor, her yoksul köşede acımasız savaşlar dörtnala mahşere koşuyor, bebekler açlıkdan ölüyormuş; hep gözyaşından başka tutunacak dalı olmayan yoksul analar, ne yapalım yani?
Hem gülüyoruz katıla katıla hem de...
Korkunun körelttiği duyguların bir adı olmalı!
Yalnız ‘Ben kimim' değil, ‘Ne istiyorum' sorusu da günümüzde kimsenin göz ucuyla bile bakmadığı bir yabancı. Yatak odasından dünyanın öbür ucuna iki elin parmakları kadar derdin altında eziliyor insan. Bazıları günde üç öğün dayak yiyormuş, sokakta bombalar patlıyor, her yoksul köşede acımasız savaşlar dörtnala mahşere koşuyor, bebekler açlıkdan ölüyormuş; hep gözyaşından başka tutunacak dalı olmayan yoksul analar, ne yapalım yani?
Hem gülüyoruz katıla katıla hem de...
Korkunun körelttiği duyguların bir adı olmalı!