Hikmet, herkesin kolayca keşfedemeyeceği hakikatleri, tutarsızlıktan uzak ve öz bir şekilde, söz ve amellerle ifade edebilme nimetine mazhariyettir.
Hikmet, ilâhî bir nurla münevver olmuş bir kalbe ihsan edilen, derin bir anlayış ve keskin bir ferasettir. Perdenin arkasını sezebilme
Bu nimete mazhariyet, nübüvvetten sonra beşeriyetin nail olabileceği en büyük ilâhî ihsanlardan biridir. el-Hakîm olan Rabbimiz bu yüce hakikati tüm insanlığa şöyle beyan eder:
“Allah hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilmişse, doğrusu ona pek çok hayır verilmiştir. Ama imanla aydınlanmış bir idrak melekesine sahip olanların (ülü’l-elbâb) dışında, kimse bu hakikati düşünüp anlayamaz”
(Bakara Sûresi, 2/269)
Hikmet, herkesin kolayca keşfedemeyeceği hakikatleri, tutarsızlıktan uzak ve öz bir şekilde, söz ve amellerle ifade edebilme nimetine mazhariyettir.
Hikmet, ilâhî bir nurla münevver olmuş bir kalbe ihsan edilen, derin bir anlayış ve keskin bir ferasettir. Perdenin arkasını sezebilme
Bu nimete mazhariyet, nübüvvetten sonra beşeriyetin nail olabileceği en büyük ilâhî ihsanlardan biridir. el-Hakîm olan Rabbimiz bu yüce hakikati tüm insanlığa şöyle beyan eder:
“Allah hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilmişse, doğrusu ona pek çok hayır verilmiştir. Ama imanla aydınlanmış bir idrak melekesine sahip olanların (ülü’l-elbâb) dışında, kimse bu hakikati düşünüp anlayamaz”
(Bakara Sûresi, 2/269)