Bir ayrılığın ardından yeniden âşık olmak kaçınılmazdır.
Çünkü otoparktaki erik ağacının kış güneşine aldanması lazımdır.
Çünkü o çiçeklerin cemre fırtınasından önce açması gerekir.
Çünkü zayıflar güçlülerden ancak böyle ayrılır ve en lezzetli meyveler de böyle yetişir.
Çünkü “Tanrı zar atmaz!” ve her şey büyük planın bir parçasıdır.
Eksik olan, hiç kimsenin bunu yere düşen çiçeklere söylememesidir...
Elinizdeki kitap “Neden?” sorusuna gerçek bir cevap arayan içtenlikli bir kavrayışın hikâyesidir.
Neli, başarılı bir iş insanı, mücadeleci, güçlü bir kadın ve iyi bir anneydi... Ancak sadakatsiz, hoyrat ve seks düşkünü eşine, çocuklarına rağmen tahammül etmesi gerekmediğini anladığında zaten yorgun düşmüştü. Yine de boşanmanın yükünü kaldırabilirdi, çocuklarınınkini de... Peki ya yeni bir aşkın? Bir türlü adım atamayan sevgilinin bıraktığı yükü taşıyabilir miydi? İşte ezberinin bozulduğu yer, tam da burası oldu. Bu hayatta gücün, çabanın, azmin ve zekânın yetmediği; insanların birbirlerine hissettikleri derin duyguların bile yaşanmasını engelleyen, akla hiç gelmeyen bir şeye takıldı.
Bazen gerçeğin öyle keskin, dayanılmaz bir tadı vardır ki tek lokma dahi dilini damağını dağlar insanın. Yalanlarla seyreltilmesi, yenilir yutulur hale getirilmesi elzem olur. Bu yüzden, diğer tüm yazarlar gibi, bu kitabın yazarı da yalancıdır. Belki de değildir. Ya da daha açık söylersek, bu hikâye aslında yaşanmamış süsü verilmiş gerçek bir hayaldir.
Bir ayrılığın ardından yeniden âşık olmak kaçınılmazdır.
Çünkü otoparktaki erik ağacının kış güneşine aldanması lazımdır.
Çünkü o çiçeklerin cemre fırtınasından önce açması gerekir.
Çünkü zayıflar güçlülerden ancak böyle ayrılır ve en lezzetli meyveler de böyle yetişir.
Çünkü “Tanrı zar atmaz!” ve her şey büyük planın bir parçasıdır.
Eksik olan, hiç kimsenin bunu yere düşen çiçeklere söylememesidir...
Elinizdeki kitap “Neden?” sorusuna gerçek bir cevap arayan içtenlikli bir kavrayışın hikâyesidir.
Neli, başarılı bir iş insanı, mücadeleci, güçlü bir kadın ve iyi bir anneydi... Ancak sadakatsiz, hoyrat ve seks düşkünü eşine, çocuklarına rağmen tahammül etmesi gerekmediğini anladığında zaten yorgun düşmüştü. Yine de boşanmanın yükünü kaldırabilirdi, çocuklarınınkini de... Peki ya yeni bir aşkın? Bir türlü adım atamayan sevgilinin bıraktığı yükü taşıyabilir miydi? İşte ezberinin bozulduğu yer, tam da burası oldu. Bu hayatta gücün, çabanın, azmin ve zekânın yetmediği; insanların birbirlerine hissettikleri derin duyguların bile yaşanmasını engelleyen, akla hiç gelmeyen bir şeye takıldı.
Bazen gerçeğin öyle keskin, dayanılmaz bir tadı vardır ki tek lokma dahi dilini damağını dağlar insanın. Yalanlarla seyreltilmesi, yenilir yutulur hale getirilmesi elzem olur. Bu yüzden, diğer tüm yazarlar gibi, bu kitabın yazarı da yalancıdır. Belki de değildir. Ya da daha açık söylersek, bu hikâye aslında yaşanmamış süsü verilmiş gerçek bir hayaldir.