“... Bütün dünyanın ışıkları söndü benim için gittiği gün. Kapkaranlık, hayat olmayan bir odada soluksuz kalmış gibiydim. Küçük bir çocuk gibi savunmasız kaldım oracıkta. Kimseyi duymuyor, görmüyordum. Koskoca, iki çocuklu ben, çocuk gibi sersemlemiş, dünyanın sonunun geldiğini sanmıştım. Daha ötesi yoktur herhalde diye yaradana bile küsmüştüm.”
Diyen, unutma ve hatırlamanın ince çizgisinde yer alan Selvinaz Hanım’ın yürekleri burkarken aynı zamanda gülümseten hikâyesi “Sen de Gitme” ile sahneler pırl pırıl aydınlanıyor. Geçmişin karanlık sırlarına yelken açan, büyük bir yüzleşme yaşayan bir grup insanın “Tehlikeli Sır”rı ise karanlık bir yolculuğa çıkarıyor seyirciyi.
“... Bütün dünyanın ışıkları söndü benim için gittiği gün. Kapkaranlık, hayat olmayan bir odada soluksuz kalmış gibiydim. Küçük bir çocuk gibi savunmasız kaldım oracıkta. Kimseyi duymuyor, görmüyordum. Koskoca, iki çocuklu ben, çocuk gibi sersemlemiş, dünyanın sonunun geldiğini sanmıştım. Daha ötesi yoktur herhalde diye yaradana bile küsmüştüm.”
Diyen, unutma ve hatırlamanın ince çizgisinde yer alan Selvinaz Hanım’ın yürekleri burkarken aynı zamanda gülümseten hikâyesi “Sen de Gitme” ile sahneler pırl pırıl aydınlanıyor. Geçmişin karanlık sırlarına yelken açan, büyük bir yüzleşme yaşayan bir grup insanın “Tehlikeli Sır”rı ise karanlık bir yolculuğa çıkarıyor seyirciyi.