
“Silah büyük bir gürültüyle patladı, adam ‘Yandım anaaaaam!’ diye acı bir çığlık attıktan sonra elini hızlıca kulağına götürüp eline baktı. Eli kıpkırmızı kandı. Kurşun kulağını delip geçmişti. Adam son bir gayretle tepenin başına çıktı, eli kulağında sendeleyerek tepeden aştı, gözden kaybolup gitti.
Hoca adamı görünce önce onu tam sırtının ortasından vurmayı düşünmüş, sonra da “Belki çoluğu-çocuğu vardır.” diye düşünerek bu fikrinden vazgeçmiş, daha sonra da adamın kulağına nişan alıp tetiğe çökmüştü.
Hoca kaçıp giden adamın arkasından baktı;
–Bu kurşun senin kulağına küpe olsun da bir daha fakir fukaranın malını çalayım deme şerefsiz, diye öfkeyle söylendi.”
“Silah büyük bir gürültüyle patladı, adam ‘Yandım anaaaaam!’ diye acı bir çığlık attıktan sonra elini hızlıca kulağına götürüp eline baktı. Eli kıpkırmızı kandı. Kurşun kulağını delip geçmişti. Adam son bir gayretle tepenin başına çıktı, eli kulağında sendeleyerek tepeden aştı, gözden kaybolup gitti.
Hoca adamı görünce önce onu tam sırtının ortasından vurmayı düşünmüş, sonra da “Belki çoluğu-çocuğu vardır.” diye düşünerek bu fikrinden vazgeçmiş, daha sonra da adamın kulağına nişan alıp tetiğe çökmüştü.
Hoca kaçıp giden adamın arkasından baktı;
–Bu kurşun senin kulağına küpe olsun da bir daha fakir fukaranın malını çalayım deme şerefsiz, diye öfkeyle söylendi.”