Fas asıllı Fransız bir anne olan Myriam, çocuklarını bir dadıya emanet edip avukatlığa geri dönmek istediğinde, kocasıyla beraber en iyisini bulmaya koyulurlar. Louise gibi mükemmel birine denk gelecekleri ise akıllarının ucundan geçmez. Louise içine kapanık, nazik, işine kendini tüm kalbiyle adayan, çocukları da kendine hayran bırakan biridir. Zaman ilerledikçe ailenin ve dadının arasındaki bağlar giderek güçlenir bir yandan da karmaşıklaşır. Birbirlerine bağımlı hale gelmeleriyle korkunç bir trajediye doğru ilerleyen yolun taşları döşenmiş olur. Leïla Slimani Fransa'nın en önemli edebiyat ödüllerinden Goncourt'u kazandığı bu uluslararası bestseller romanında sevgi ve eğitime dair düşünceleri, sınıf ve kültür bilincine yönelik önyargıları, para ve tahakküm arasındaki ilişkiyi sorguluyor. Yazar, keskin kalemi ve karanlık şiirsel diliyle daha ilk sayfadan trajedi ve gerilim duygusunu insanın yüreğine nakış gibi işliyor.
“Louise'de evlerinin anahtarı var, her şeyden haberdar, hayatlarına o kadar işledi ki, onu oradan çıkarmak imkânsızmış gibi görünüyor.”
Fas asıllı Fransız bir anne olan Myriam, çocuklarını bir dadıya emanet edip avukatlığa geri dönmek istediğinde, kocasıyla beraber en iyisini bulmaya koyulurlar. Louise gibi mükemmel birine denk gelecekleri ise akıllarının ucundan geçmez. Louise içine kapanık, nazik, işine kendini tüm kalbiyle adayan, çocukları da kendine hayran bırakan biridir. Zaman ilerledikçe ailenin ve dadının arasındaki bağlar giderek güçlenir bir yandan da karmaşıklaşır. Birbirlerine bağımlı hale gelmeleriyle korkunç bir trajediye doğru ilerleyen yolun taşları döşenmiş olur. Leïla Slimani Fransa'nın en önemli edebiyat ödüllerinden Goncourt'u kazandığı bu uluslararası bestseller romanında sevgi ve eğitime dair düşünceleri, sınıf ve kültür bilincine yönelik önyargıları, para ve tahakküm arasındaki ilişkiyi sorguluyor. Yazar, keskin kalemi ve karanlık şiirsel diliyle daha ilk sayfadan trajedi ve gerilim duygusunu insanın yüreğine nakış gibi işliyor.
“Louise'de evlerinin anahtarı var, her şeyden haberdar, hayatlarına o kadar işledi ki, onu oradan çıkarmak imkânsızmış gibi görünüyor.”