Matematik öğrenimi görmüş, uzun yıllar futbol oynamış olan Peter Esterhazy çağdaş Macar yazının yenilikçi yazarlarının önde gelenlerinden biri sayılıyor. Yapıtları pek çok yabancı dile çevrilip yayımlandı. Eleştirmenler onu yazının en büyükleriyle karşılaştırıyorlar.Daha önce Bir Kadın adlı çarpıcı romanını yayımladığımız Esterhazy Hrabal'ın Kitabı'nda birtakım acı toplumsal deneyimlerin ağusunu mizahla hafifletiyor. Sanki, "O kadar ciddiye alma, meleğim. Dünyanın hiçbir yerinde uluslar sevgiyle yönetilmezler" diyen kahramanının öğüdüne kulak verir gibi.Her gerçek romanda olduğu gibi bu romanda da okur için gittikçe daha önemli hale gelen birkaç kişi var: Bohumil Hrabal, onu seven Anna, ayrıca Anna'nın kocası olan yazar, bunların dışında bir de Tanrı.Böyle kısa bir sunuş iyi düşünülürse, son derece yanıltıcı olabilir (daha uzunu daha da yanıltıcı olurdu). Çünkü Hrabal zaten bir yazar ve önemli bir yazar ve kitap da onun üzerine. Peki, neden onun yanında başka bir yazara daha yer veriliyor? Ya Tanrı? Tanrı yukarda gökte oturuyor, aşağı bakıyor ve saksafon çalmak istiyor. Sevgili Tanrı bu mu? Ya da acaba söz konusu olan onun oğlu mu? Ne de olsa orada, yukarda hiç de dünyasal olmadığı söylenmeyecek bir anne var, yoksa asıl konu yazar mı? Sonra Anna... Son derece çekici, çok yönlü, sadakati de sadakatsizliği de harika, tek bir kişiden çok öte, olası pek çok kadının bir toplamı.Orta Avrupa'nın (burası artık Doğu Avrupa değil) bu renkli, hareketli tablosunun ortasında ender olarak da olsa bir kişi daha boy gösteriyor. Bu kişinin adı "ben". "Var olmayan her şey yerinden oynadı ve birbirine karıştı, Adlar Önemsiz".
Matematik öğrenimi görmüş, uzun yıllar futbol oynamış olan Peter Esterhazy çağdaş Macar yazının yenilikçi yazarlarının önde gelenlerinden biri sayılıyor. Yapıtları pek çok yabancı dile çevrilip yayımlandı. Eleştirmenler onu yazının en büyükleriyle karşılaştırıyorlar.Daha önce Bir Kadın adlı çarpıcı romanını yayımladığımız Esterhazy Hrabal'ın Kitabı'nda birtakım acı toplumsal deneyimlerin ağusunu mizahla hafifletiyor. Sanki, "O kadar ciddiye alma, meleğim. Dünyanın hiçbir yerinde uluslar sevgiyle yönetilmezler" diyen kahramanının öğüdüne kulak verir gibi.Her gerçek romanda olduğu gibi bu romanda da okur için gittikçe daha önemli hale gelen birkaç kişi var: Bohumil Hrabal, onu seven Anna, ayrıca Anna'nın kocası olan yazar, bunların dışında bir de Tanrı.Böyle kısa bir sunuş iyi düşünülürse, son derece yanıltıcı olabilir (daha uzunu daha da yanıltıcı olurdu). Çünkü Hrabal zaten bir yazar ve önemli bir yazar ve kitap da onun üzerine. Peki, neden onun yanında başka bir yazara daha yer veriliyor? Ya Tanrı? Tanrı yukarda gökte oturuyor, aşağı bakıyor ve saksafon çalmak istiyor. Sevgili Tanrı bu mu? Ya da acaba söz konusu olan onun oğlu mu? Ne de olsa orada, yukarda hiç de dünyasal olmadığı söylenmeyecek bir anne var, yoksa asıl konu yazar mı? Sonra Anna... Son derece çekici, çok yönlü, sadakati de sadakatsizliği de harika, tek bir kişiden çok öte, olası pek çok kadının bir toplamı.Orta Avrupa'nın (burası artık Doğu Avrupa değil) bu renkli, hareketli tablosunun ortasında ender olarak da olsa bir kişi daha boy gösteriyor. Bu kişinin adı "ben". "Var olmayan her şey yerinden oynadı ve birbirine karıştı, Adlar Önemsiz".