Yıllarını hukuka adayarak, bu uğurda ömür eskiten kıdemli hukukçulardan biri olarak meslektaşlarıma şunları duyurmak isterim: Mevlana’nın dediği gibi, yazarken eli görmeyen kişi, kalemin hareketinin nasıl kalemden kaynaklandı-ğını sanıyorsa, gölge oyununda Hacivat ile Karagöz’ü seyreden, nasıl asıl kişi-nin perde arkasındaki insan olduğunu görmüyorsa, sokaktaki insan da, hukuku uygularken düşleyen değil, düşünen insan olarak hukukçunun hukuk mantığı, adalet dürtüsü ve kaygısıyla karar vermek durumunda olduğunu çoğu kez bil-mez, bilemez. Bu yüzden de onu hukuktan soyutlanmış kendi mantığıyla yar-gılar. Hukukçu bu türden mantıktan ve yargılardan uzak durmak, kaçınmak zorundadır. Ancak unutulmamalıdır ki, hukuku bilmeyen birisi ile salt kendi-sinden öncekilere öykünerek hukuku uygulayan birisi arasında asla bir başka-lık yoktur. Olamaz da. Çünkü her iki anlayış ve uygulama, aslında ilkin tem-belliğe, daha sonra da bir çürümüşlüğe eğilim bulunduğunu göstermektedir. Bu nedenle her hukukçu, kendinden öncekilerin işlemlerini hukuk biliminin ışığında irdeleyerek uygulama yapmak zorundadır.
Prof. Dr. Sami Selçuk
Yıllarını hukuka adayarak, bu uğurda ömür eskiten kıdemli hukukçulardan biri olarak meslektaşlarıma şunları duyurmak isterim: Mevlana’nın dediği gibi, yazarken eli görmeyen kişi, kalemin hareketinin nasıl kalemden kaynaklandı-ğını sanıyorsa, gölge oyununda Hacivat ile Karagöz’ü seyreden, nasıl asıl kişi-nin perde arkasındaki insan olduğunu görmüyorsa, sokaktaki insan da, hukuku uygularken düşleyen değil, düşünen insan olarak hukukçunun hukuk mantığı, adalet dürtüsü ve kaygısıyla karar vermek durumunda olduğunu çoğu kez bil-mez, bilemez. Bu yüzden de onu hukuktan soyutlanmış kendi mantığıyla yar-gılar. Hukukçu bu türden mantıktan ve yargılardan uzak durmak, kaçınmak zorundadır. Ancak unutulmamalıdır ki, hukuku bilmeyen birisi ile salt kendi-sinden öncekilere öykünerek hukuku uygulayan birisi arasında asla bir başka-lık yoktur. Olamaz da. Çünkü her iki anlayış ve uygulama, aslında ilkin tem-belliğe, daha sonra da bir çürümüşlüğe eğilim bulunduğunu göstermektedir. Bu nedenle her hukukçu, kendinden öncekilerin işlemlerini hukuk biliminin ışığında irdeleyerek uygulama yapmak zorundadır.
Prof. Dr. Sami Selçuk