… her despotizmde mutlaka olduğu gibi, bu tür düzenlerin savunucuları, hasımlarının hesabını görmek için hukuku bir karikatüre dönüştürürler. Elbette hukuk hep bir sosyal yapılanmanın hukukudur, otonom değil heteronomdur. Tarih boyunca eşitsizliklerin üstüne oturur. Ancak baskı dönemlerinde bu eşitsizlikler gizlenemez olur. Hukuk genelde ondan beklenen görece otonomiyi bütünüyle kaybeder, meşruiyet perdesi ardındaki güç ve şiddet tüm çıplaklığıyla öne çıkar. O zaman yargılama da, sayısız örneği tarihte görüldüğü gibi, savunma imkânının pervasızca yok edildiği, usulsüzlüğün çirkince sırıttığı bir süreç olur: Bedensel-zihinsel özerkliği tehdit sayan bir çıkarcılık, gaddarlık, budalalık ve bilgisizlik karışımı; sözde yüce amaçlar adına, ama asla tekil yarar adına değil…
… her despotizmde mutlaka olduğu gibi, bu tür düzenlerin savunucuları, hasımlarının hesabını görmek için hukuku bir karikatüre dönüştürürler. Elbette hukuk hep bir sosyal yapılanmanın hukukudur, otonom değil heteronomdur. Tarih boyunca eşitsizliklerin üstüne oturur. Ancak baskı dönemlerinde bu eşitsizlikler gizlenemez olur. Hukuk genelde ondan beklenen görece otonomiyi bütünüyle kaybeder, meşruiyet perdesi ardındaki güç ve şiddet tüm çıplaklığıyla öne çıkar. O zaman yargılama da, sayısız örneği tarihte görüldüğü gibi, savunma imkânının pervasızca yok edildiği, usulsüzlüğün çirkince sırıttığı bir süreç olur: Bedensel-zihinsel özerkliği tehdit sayan bir çıkarcılık, gaddarlık, budalalık ve bilgisizlik karışımı; sözde yüce amaçlar adına, ama asla tekil yarar adına değil…