Fıkıh usulü, isminden de anlaşılacağı üzere fıkhın; meşhur tarifiyle şer'î amelî hükümleri tafsîlî delillerinden elde ederek bilmenin, yani ictihad ve istinbât faaliyetinin dayandığı asıl ve esasları öğreten bir ilimdir. Aslı itibariyle bir ictihad yöntemi olan fıkıh usulü, fiili olarak ictihad faaliyetlerinin başlamasıyla birlikte doğmuş, uzun bir tarihi süreç içerisinde tekâmül etmiş ve müstakil bir ilim dalı haline gelmiştir. İmam Şâfiî'nin “er-Risâle” adlı eseriyle başlayan fıkıh usulü tedvin çalışmaları, daha sonraki dönemlerde her mezhepten pek çok âlimin katkısıyla gerek sekil ve sistematik gerekse muhteva yönünden gelişerek devam etmiş ve nihayetinde zengin bir fıkıh usulü külliyatı oluşmuştur. Fıkıh usulü eserlerinin telifinde “fukahâ metodu”, “mütekellimin metodu” ve “memzûc metot” olmak üzere üç ayrı metot takip edilmiştir. Bunlardan Hanefî mezhebiyle özdeş hale gelen fukahâ metodunun en temel özellikleri, mezhebin fürû hükümlerini temellendirmeyi ve bunların ilgili delillerden elde edilis biçimini açıklamayı amaçlaması ve kuralları belirlemede tümevarıma agırlık vermesidir. Kâsım b. Kutluboğa'nın Türkçe'ye kazandırılan “Hulâsatü'l-efkâr” adlı eseri, fukahâ metoduyla telif edilmiş meşhur fıkıh usulü eserlerinden olan, Osmanlı medreselerinde asırlar boyunca ders kitabı olarak okutulmuş, Hanefî ilim çevrelerinde geniş kabul görmüş ve üzerine pek çok şerh, hasiye, ihtisar ve tercüme çalışması yapılmış bulunan Nesefî'nin “Menâru'l-envâr” adlı eserinin, İbn Habîb el-Halebî tarafından yapılan muhtasarının şerhidir. Eserin Arapça metniyle bir arada hazırlanan tercümesinin fıkıh usulü öğretimine katkı sunmasını umuyor, özellikle Hanefî mezhebi usulünün öğrenilmesi noktasında ilim talebelerine faydalı olmasını Cenâb-ı Haktan niyaz ediyoruz.
Fıkıh usulü, isminden de anlaşılacağı üzere fıkhın; meşhur tarifiyle şer'î amelî hükümleri tafsîlî delillerinden elde ederek bilmenin, yani ictihad ve istinbât faaliyetinin dayandığı asıl ve esasları öğreten bir ilimdir. Aslı itibariyle bir ictihad yöntemi olan fıkıh usulü, fiili olarak ictihad faaliyetlerinin başlamasıyla birlikte doğmuş, uzun bir tarihi süreç içerisinde tekâmül etmiş ve müstakil bir ilim dalı haline gelmiştir. İmam Şâfiî'nin “er-Risâle” adlı eseriyle başlayan fıkıh usulü tedvin çalışmaları, daha sonraki dönemlerde her mezhepten pek çok âlimin katkısıyla gerek sekil ve sistematik gerekse muhteva yönünden gelişerek devam etmiş ve nihayetinde zengin bir fıkıh usulü külliyatı oluşmuştur. Fıkıh usulü eserlerinin telifinde “fukahâ metodu”, “mütekellimin metodu” ve “memzûc metot” olmak üzere üç ayrı metot takip edilmiştir. Bunlardan Hanefî mezhebiyle özdeş hale gelen fukahâ metodunun en temel özellikleri, mezhebin fürû hükümlerini temellendirmeyi ve bunların ilgili delillerden elde edilis biçimini açıklamayı amaçlaması ve kuralları belirlemede tümevarıma agırlık vermesidir. Kâsım b. Kutluboğa'nın Türkçe'ye kazandırılan “Hulâsatü'l-efkâr” adlı eseri, fukahâ metoduyla telif edilmiş meşhur fıkıh usulü eserlerinden olan, Osmanlı medreselerinde asırlar boyunca ders kitabı olarak okutulmuş, Hanefî ilim çevrelerinde geniş kabul görmüş ve üzerine pek çok şerh, hasiye, ihtisar ve tercüme çalışması yapılmış bulunan Nesefî'nin “Menâru'l-envâr” adlı eserinin, İbn Habîb el-Halebî tarafından yapılan muhtasarının şerhidir. Eserin Arapça metniyle bir arada hazırlanan tercümesinin fıkıh usulü öğretimine katkı sunmasını umuyor, özellikle Hanefî mezhebi usulünün öğrenilmesi noktasında ilim talebelerine faydalı olmasını Cenâb-ı Haktan niyaz ediyoruz.