Hümanizm Kitabı en eski çağlardan modern zamanlara uzanan tarihsel süreçte özgün fikirleriyle çığır açmış kuşkucu filozofları, her türlü dogma karşısında eleştirel tutum alan öncü düşünürleri bir araya getirmekte ve böylece çağcıl hümanizmin kaynaklandığı geleneğin ne kadar zengin olduğunu ortaya koymaktadır. Bu aydınlatıcı metinler, doğaüstü güçlere ya da ölümden sonra yaşama inanmak için herhangi bir sebep görmeyen; insanın, karşılaştığı sorunları doğaüstü bir gücün yardımına başvurmaksızın kendi düşünsel ve ahlaki birikimiyle çözmesi gerektiğini savunan; otoritenin, özgür düşünmenin önüne taş koymasını kabul edilemez bulan bir anlayışı açığa vurmaktadır.
Hümanizma akımı doğduğu dönemden bugüne, insanın kendi doğasıyla barışık bir biçimde yaşamasına katkı sağlamış, hayatla olabildiğince cesur bir biçimde ve zihinsel dürüstlükle yüzleşmesine yardımcı olmuş ve ona insan olmanın o ‘müthiş sorumluluğunu’ yüklenmesi için gerekli olan entelektüel bir içgörü kazandırmıştır. Kitapta yer alan parçalar bu akımın bunu nasıl başardığı konusunda bizlere bir fikir vermekle kalmayacak; dinlere, insanın evrendeki yerine, yaşamın amacına vs. dair öteden beri süregelen tartışmalara da hümanist geleneğin o ufuk açıcı merceğinden bakmamızı sağlayacaktır.
Hümanizm Kitabı en eski çağlardan modern zamanlara uzanan tarihsel süreçte özgün fikirleriyle çığır açmış kuşkucu filozofları, her türlü dogma karşısında eleştirel tutum alan öncü düşünürleri bir araya getirmekte ve böylece çağcıl hümanizmin kaynaklandığı geleneğin ne kadar zengin olduğunu ortaya koymaktadır. Bu aydınlatıcı metinler, doğaüstü güçlere ya da ölümden sonra yaşama inanmak için herhangi bir sebep görmeyen; insanın, karşılaştığı sorunları doğaüstü bir gücün yardımına başvurmaksızın kendi düşünsel ve ahlaki birikimiyle çözmesi gerektiğini savunan; otoritenin, özgür düşünmenin önüne taş koymasını kabul edilemez bulan bir anlayışı açığa vurmaktadır.
Hümanizma akımı doğduğu dönemden bugüne, insanın kendi doğasıyla barışık bir biçimde yaşamasına katkı sağlamış, hayatla olabildiğince cesur bir biçimde ve zihinsel dürüstlükle yüzleşmesine yardımcı olmuş ve ona insan olmanın o ‘müthiş sorumluluğunu’ yüklenmesi için gerekli olan entelektüel bir içgörü kazandırmıştır. Kitapta yer alan parçalar bu akımın bunu nasıl başardığı konusunda bizlere bir fikir vermekle kalmayacak; dinlere, insanın evrendeki yerine, yaşamın amacına vs. dair öteden beri süregelen tartışmalara da hümanist geleneğin o ufuk açıcı merceğinden bakmamızı sağlayacaktır.