Hüseyin Nihal Atsız, Türk yazar, Türkolog, öğretmen, şair ve düşünürdür. Edebiyat alanında da başarılı eserler ortaya koymuştur. Türkçülük ve Turancılık üzerine yazdığı yazılardan da anlaşıldığı üzere kendisini ırkçı ve Turancı olarak tanımlamaktadır. Önemli Türkçü isimlerden birisi olmayı da başarmıştır. Irkçı ve Turancı bir söyleme sahip olan Atsız’ın net olarak ırkçı olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Görüşleri sebebiyle yapmış olduğu çalışmalar ve söylemler, onu çeşitli sorunlara sürüklemiştir. Sabahattin Ali ile yaşanan davası da nitekim bu bağlamda bir çatışmadır. Sabahattin Ali’yi “Vatan haini” olarak nitelendirmekten çekinmemiş, düşüncelerini özgürce ve korkusuzca ifade etmiştir. Ardından yaşanan tutuklama gelişmeleri ve yaşanan Irkçılık – Turancılık davasında da bu kararlılığını çok net bir şekilde görmekteyiz.
Atsız, Irkçılık – Turancılık davasında da söylemlerinden ve duruşundan hiçbir zaman sapmamıştır. Milliyetçi olduğunu söylemekten çekinmemiştir. Davasının arkasında durmuştur.
Irkçı söyleminin arkasında durarak başka görüşleri eleştirmiştir.
Irkçı söylemlerine bağlı olduğu kadar Turancı söylemine de sahip çıkmıştır ve Turancılık fikrinin bir hayal olmadığını savunmaktan hiçbir zaman vazgeçmemiştir. Turancılığı bir Ülkü olarak görmüştür. En kutlu hedefin Turancılık olduğunu savunmuştur. Bu büyüklük düşüncesinin asil bir düşünce olduğunu da söylemiştir.
Hüseyin Nihal Atsız, Türk yazar, Türkolog, öğretmen, şair ve düşünürdür. Edebiyat alanında da başarılı eserler ortaya koymuştur. Türkçülük ve Turancılık üzerine yazdığı yazılardan da anlaşıldığı üzere kendisini ırkçı ve Turancı olarak tanımlamaktadır. Önemli Türkçü isimlerden birisi olmayı da başarmıştır. Irkçı ve Turancı bir söyleme sahip olan Atsız’ın net olarak ırkçı olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Görüşleri sebebiyle yapmış olduğu çalışmalar ve söylemler, onu çeşitli sorunlara sürüklemiştir. Sabahattin Ali ile yaşanan davası da nitekim bu bağlamda bir çatışmadır. Sabahattin Ali’yi “Vatan haini” olarak nitelendirmekten çekinmemiş, düşüncelerini özgürce ve korkusuzca ifade etmiştir. Ardından yaşanan tutuklama gelişmeleri ve yaşanan Irkçılık – Turancılık davasında da bu kararlılığını çok net bir şekilde görmekteyiz.
Atsız, Irkçılık – Turancılık davasında da söylemlerinden ve duruşundan hiçbir zaman sapmamıştır. Milliyetçi olduğunu söylemekten çekinmemiştir. Davasının arkasında durmuştur.
Irkçı söyleminin arkasında durarak başka görüşleri eleştirmiştir.
Irkçı söylemlerine bağlı olduğu kadar Turancı söylemine de sahip çıkmıştır ve Turancılık fikrinin bir hayal olmadığını savunmaktan hiçbir zaman vazgeçmemiştir. Turancılığı bir Ülkü olarak görmüştür. En kutlu hedefin Turancılık olduğunu savunmuştur. Bu büyüklük düşüncesinin asil bir düşünce olduğunu da söylemiştir.
