Fuzuli’nin “Şeb-i yeldayı müneccimle muvakkit ne bilir, / Mübtela-yı gama sor kim geceler kaç sa'at.” beyitinde dediği gibi, hüznü, ancak hüzün sahipleri anlayabilir. Ömer Hayyam Rubaileri ve Mevlana’nın İncileri kitabında, Hayyam’dan ve Mevlana’dan seçtiği rubaîleri tertemiz bir üslupla ve Türkçe şiirin ahengine uygun bir şekilde çeviren Ahmet Kırca, Farsça şiirin musikisini Türkçede de verebilen ender çevirmenlerden biri olarak öne çıkmaktadır. Kendi şiirlerini bir araya getirdiği Hüzün Damlacıkları’nda, gözlerini dünyaya ağlayarak açan insanın serüvenine bizi Orta Anadolu’nun bozkırlarından, İstanbul’un keşmekeşine, ruhun o en derin sükûtundan yüreğin en çoşkun kabarmalarına taşıyor.
Fuzuli’nin “Şeb-i yeldayı müneccimle muvakkit ne bilir, / Mübtela-yı gama sor kim geceler kaç sa'at.” beyitinde dediği gibi, hüznü, ancak hüzün sahipleri anlayabilir. Ömer Hayyam Rubaileri ve Mevlana’nın İncileri kitabında, Hayyam’dan ve Mevlana’dan seçtiği rubaîleri tertemiz bir üslupla ve Türkçe şiirin ahengine uygun bir şekilde çeviren Ahmet Kırca, Farsça şiirin musikisini Türkçede de verebilen ender çevirmenlerden biri olarak öne çıkmaktadır. Kendi şiirlerini bir araya getirdiği Hüzün Damlacıkları’nda, gözlerini dünyaya ağlayarak açan insanın serüvenine bizi Orta Anadolu’nun bozkırlarından, İstanbul’un keşmekeşine, ruhun o en derin sükûtundan yüreğin en çoşkun kabarmalarına taşıyor.