Bu kitapta varlık felsefecisi diyebileceğimiz ârif-i billah Şeyhü’l-Ekber Muhyiddin İbn Arabî’nin insan görüşü ontolojik olarak ele alınmış, onun bütün düşünce dünyasına dair genel bir bakış geliştirilmeye çalışılmıştır. İnsan konusu felsefe tarihinde genelde doğa felsefesi içerisinde ele alınır. İnsan, konuşan bir hayvandır. Dolayısıyla doğanın en üstün varlığı, nefs sahibi olan insandır.
İbn Arabî, insana daha çok metafizik penceresinden bakar. Metafizik açıdan insan, Allah’ın yeryüzündeki halifesidir. Varlık felsefesi açısından insan, varlığın küllî tecellisidir. İnsan elbette ki, mümkün bir varlıktır. İnsan varlık mahiyet ayrımında bütün mahiyeti ifade eder. İnsanın Tanrı olmadığı gün gibi açıktır. Ama Zorunlu Varlık’tan dolayı bir zaruretle varlık bulan insan, İbn Arabî metafiziğinde feyz-i akdes tecellisinin diğer adıdır. Feyz-i Akdes, Mutlak varlığın kendisini kendisine açması sonucu İlk Akıl’ın belirmesini ifade eder. Hz. Muhammed (saa) metafizik açıdan insan ve evrenin yeter sebebi, ilkesi, bütünü ve merkezidir. İnsan büyük kâinat iken, kâinat ise küçük insandır. Bir başka cihetten ise tersidir. İnsan, varlık mertebelerinin bütününü cem eder ve bu nedenle Allah’ın yeryüzündeki vekilidir.
Elbette ki, bu insan sıradan, bayağı, bireysel ve hayvanî insan değildir. Bu insan kâmil insandır. ‘Zamanın İmamı’dır. Bu insan, Mehdi (as)’dır. İbn Arabî’ye göre; Hz. Peygamber (saa)’den sonra kıyamete kadar Ehl-i Beyt’inden ‘on iki kişi’ bu makamı temsil edecektir. Ona göre; Ehl-i Beyt-i sevmeden Hz. Peygamber’i sevdiğini iddia etmek yalan bir sözdür.
Bu kitapta varlık felsefecisi diyebileceğimiz ârif-i billah Şeyhü’l-Ekber Muhyiddin İbn Arabî’nin insan görüşü ontolojik olarak ele alınmış, onun bütün düşünce dünyasına dair genel bir bakış geliştirilmeye çalışılmıştır. İnsan konusu felsefe tarihinde genelde doğa felsefesi içerisinde ele alınır. İnsan, konuşan bir hayvandır. Dolayısıyla doğanın en üstün varlığı, nefs sahibi olan insandır.
İbn Arabî, insana daha çok metafizik penceresinden bakar. Metafizik açıdan insan, Allah’ın yeryüzündeki halifesidir. Varlık felsefesi açısından insan, varlığın küllî tecellisidir. İnsan elbette ki, mümkün bir varlıktır. İnsan varlık mahiyet ayrımında bütün mahiyeti ifade eder. İnsanın Tanrı olmadığı gün gibi açıktır. Ama Zorunlu Varlık’tan dolayı bir zaruretle varlık bulan insan, İbn Arabî metafiziğinde feyz-i akdes tecellisinin diğer adıdır. Feyz-i Akdes, Mutlak varlığın kendisini kendisine açması sonucu İlk Akıl’ın belirmesini ifade eder. Hz. Muhammed (saa) metafizik açıdan insan ve evrenin yeter sebebi, ilkesi, bütünü ve merkezidir. İnsan büyük kâinat iken, kâinat ise küçük insandır. Bir başka cihetten ise tersidir. İnsan, varlık mertebelerinin bütününü cem eder ve bu nedenle Allah’ın yeryüzündeki vekilidir.
Elbette ki, bu insan sıradan, bayağı, bireysel ve hayvanî insan değildir. Bu insan kâmil insandır. ‘Zamanın İmamı’dır. Bu insan, Mehdi (as)’dır. İbn Arabî’ye göre; Hz. Peygamber (saa)’den sonra kıyamete kadar Ehl-i Beyt’inden ‘on iki kişi’ bu makamı temsil edecektir. Ona göre; Ehl-i Beyt-i sevmeden Hz. Peygamber’i sevdiğini iddia etmek yalan bir sözdür.