Endülüs bölgesinin önde gelen müfessirlerinden olan İbn Atıyye (ö. 541/1147), tefsir alanındaki meşhur eseriyle bilinen bir âlimdir. Onun tefsiri, bazı âlimler tarafından Zemahşerî’nin el-Keşşâf’ından daha iyi kabul edilmektedir. İbn Atıyye kendisine kadar gelen tefsir birikimini özetlemiş ve bu birikim içinden en doğru bulduğu görüşleri belirtmiştir.
İbn Atıyye, tefsirinde hem rivâyet hem de dirâyet malzemesini dengeli bir şekilde kullanmıştır. Kısmen İsrâilî rivâyetlere yer veren İbn Atıyye, işârî tefsire karşı net bir tavır takınmıştır.
İbn Atıyye’nin tefsiri, Endülüs bölgesinin tefsir birikimini bize ulaştırması açısından ayrı bir öneme sahiptir. İbn Atıyye ile Zemahşerî aynı dönemde yaşamış olmalarına rağmen birbirleriyle görüşmedikleri ve birbirlerinin eserlerini görmedikleri bilinmektedir. Bu durum her iki müfessirin kaleme aldıkları tefsirlerin birbirlerine benzeşen ve ayrışan yönlerini anlamak ve dönemin tefsir birikimini göstermesi açısından önemlidir.
Endülüs bölgesinin önde gelen müfessirlerinden olan İbn Atıyye (ö. 541/1147), tefsir alanındaki meşhur eseriyle bilinen bir âlimdir. Onun tefsiri, bazı âlimler tarafından Zemahşerî’nin el-Keşşâf’ından daha iyi kabul edilmektedir. İbn Atıyye kendisine kadar gelen tefsir birikimini özetlemiş ve bu birikim içinden en doğru bulduğu görüşleri belirtmiştir.
İbn Atıyye, tefsirinde hem rivâyet hem de dirâyet malzemesini dengeli bir şekilde kullanmıştır. Kısmen İsrâilî rivâyetlere yer veren İbn Atıyye, işârî tefsire karşı net bir tavır takınmıştır.
İbn Atıyye’nin tefsiri, Endülüs bölgesinin tefsir birikimini bize ulaştırması açısından ayrı bir öneme sahiptir. İbn Atıyye ile Zemahşerî aynı dönemde yaşamış olmalarına rağmen birbirleriyle görüşmedikleri ve birbirlerinin eserlerini görmedikleri bilinmektedir. Bu durum her iki müfessirin kaleme aldıkları tefsirlerin birbirlerine benzeşen ve ayrışan yönlerini anlamak ve dönemin tefsir birikimini göstermesi açısından önemlidir.