İbn Sînâ, İslam’da felsefenin sistemleştirilmesine öncülük eden isimlerin başında gelir. Mantık, fizik ve metafizik üçlemesi üzerine kurduğu felsefe yapısı ve bu yapıyı izah eden analitik ve bütüncül eserleri ile vazgeçilmez bir isim olarak kalmıştır. Şifâ, Necât, el-İşârât ve’t-Tenbîhât ve Kânûn isimli eserleri, onun felsefe külliyatının öne çıkan başlıklarıdır. Onun düşüncesinin etkisi sadece felsefe geleneği çizgisi ile sınırlı kalmamış, İslamî ilimler dediğimiz disiplinlere de yansımış ve ortaya koyduğu kavram ve sorular, ulema tarafından tartışılmıştır. Ayrıca tıp alanında ortaya koyduğu temel eserleri ile de sadece Doğu dünyası ile sınırlı kalmamış, Latinceye çeviriler ile birlikte tüm Batı ortaçağına damgasını vurmuştur. İbn Sînâ, vahiy-akıl bütünleşmesinin bir sistem içerisinde nasıl kurulması gerektiğine dair bir örnek ortaya koymuş olması ve felsefedeki kavram netliğinin ve bütünlüğünün sağlanması yönündeki katkıları ile Müslüman düşünce dünyasının öncülerinden olmayı tam anlamıyla hak etmektedir.
İbn Sînâ, İslam’da felsefenin sistemleştirilmesine öncülük eden isimlerin başında gelir. Mantık, fizik ve metafizik üçlemesi üzerine kurduğu felsefe yapısı ve bu yapıyı izah eden analitik ve bütüncül eserleri ile vazgeçilmez bir isim olarak kalmıştır. Şifâ, Necât, el-İşârât ve’t-Tenbîhât ve Kânûn isimli eserleri, onun felsefe külliyatının öne çıkan başlıklarıdır. Onun düşüncesinin etkisi sadece felsefe geleneği çizgisi ile sınırlı kalmamış, İslamî ilimler dediğimiz disiplinlere de yansımış ve ortaya koyduğu kavram ve sorular, ulema tarafından tartışılmıştır. Ayrıca tıp alanında ortaya koyduğu temel eserleri ile de sadece Doğu dünyası ile sınırlı kalmamış, Latinceye çeviriler ile birlikte tüm Batı ortaçağına damgasını vurmuştur. İbn Sînâ, vahiy-akıl bütünleşmesinin bir sistem içerisinde nasıl kurulması gerektiğine dair bir örnek ortaya koymuş olması ve felsefedeki kavram netliğinin ve bütünlüğünün sağlanması yönündeki katkıları ile Müslüman düşünce dünyasının öncülerinden olmayı tam anlamıyla hak etmektedir.