“ey eylülleri içinde biriktiren kadın” diye haykırdım.
“sen ki eylüllerin ne olduğunu bilirsin, içinde onca eylüller biriktirdin, sakın ola yalancı ve geçici heveslere kapılıp nisanlara kanmayasın”. kadın durdu ve düşündü. “sana eylülünü geri vereceğim” dedi.
ona doyumsuz ruhumun yarısını verdim, o da yarısını bana verdi. ikiye bölündü aşk. her sabah ve akşam bu yarısı benim olan ve yarısı onun olan aşkı yeniden suvarmak için ırmaklar akıtıyorum. ellerini kalbimin üzerinde taşıdığım günden beri ruhumda isyanların en kahırlısı varlığını yitirmeye başladı. çeşitli yüzler üzerime yapışmıyor. bilincimin eskisinden açık olduğunu görüyorum. rüyada iken bile ayığım. şehirlerden geçiyorum atlar gibi. uykusuzluğum bana elem yaratmıyor. taş kaldırımlarda başım dik yürüyorum. her türkünün nakaratına kır perilerini ekliyorum. atinin ve mazinin dönme dolapları beni karanlıklarına çağırmıyorlar. seslendiğim en büyük varlık, önümde yol açıp duruyor. belki sınanma belki giz ve sırrın yolcusuyum diye akıbetimi göstermek niyetine azrailimi yollamıyor.
bak diyor artık eylül yerine baharları bekle. her bahar senin ikinci dirilişin.
eylülleri bırakanın bir baharı olması yadırganmamalı.
ey bahar, sen ruhumun yarısını verdin. ruhun şad olsun. seni seviyorum…
ve kelimelerimin yetmeyeceğini bile bile kendimi kandırmaya çalışıyorum.
beni ben yapan şeyin ne olduğunu arayıp duruyorum.
“ey eylülleri içinde biriktiren kadın” diye haykırdım.
“sen ki eylüllerin ne olduğunu bilirsin, içinde onca eylüller biriktirdin, sakın ola yalancı ve geçici heveslere kapılıp nisanlara kanmayasın”. kadın durdu ve düşündü. “sana eylülünü geri vereceğim” dedi.
ona doyumsuz ruhumun yarısını verdim, o da yarısını bana verdi. ikiye bölündü aşk. her sabah ve akşam bu yarısı benim olan ve yarısı onun olan aşkı yeniden suvarmak için ırmaklar akıtıyorum. ellerini kalbimin üzerinde taşıdığım günden beri ruhumda isyanların en kahırlısı varlığını yitirmeye başladı. çeşitli yüzler üzerime yapışmıyor. bilincimin eskisinden açık olduğunu görüyorum. rüyada iken bile ayığım. şehirlerden geçiyorum atlar gibi. uykusuzluğum bana elem yaratmıyor. taş kaldırımlarda başım dik yürüyorum. her türkünün nakaratına kır perilerini ekliyorum. atinin ve mazinin dönme dolapları beni karanlıklarına çağırmıyorlar. seslendiğim en büyük varlık, önümde yol açıp duruyor. belki sınanma belki giz ve sırrın yolcusuyum diye akıbetimi göstermek niyetine azrailimi yollamıyor.
bak diyor artık eylül yerine baharları bekle. her bahar senin ikinci dirilişin.
eylülleri bırakanın bir baharı olması yadırganmamalı.
ey bahar, sen ruhumun yarısını verdin. ruhun şad olsun. seni seviyorum…
ve kelimelerimin yetmeyeceğini bile bile kendimi kandırmaya çalışıyorum.
beni ben yapan şeyin ne olduğunu arayıp duruyorum.