Çağın koşulları ve sorunlarına koşut biçimde hak ve özgürlükler alanı gibi idari işlev de sürekli yenilenmekte, şekillenmekte ve gelişmektedir. Ancak diğer yandan hak ihlalleri de çeşitlenme eğilimi göstermektedir. Bu durum, hak ihlalleri sonucunda oluşan manevi zararların tazmini yönünden; hukuk devletinin gerçekleştirilmesi ve hukukun üstünlüğünün tesis edilmesi için, öncelikle, yerleşik kabulleri ve uygulamaları sorgulama, ardından yeni çözümler üretme, farklı bakış açıları geliştirme gerekliliğini beraberinde getirmekte, buna elverişli bir alanın varlığını gün yüzüne çıkararak her daim güncel tutmaktadır.
Çalışmanın bütününde bu gerçeklik göz önünde bulundurularak, idari yargıda tam yargı davası ile talep edilen manevi tazminat miktarını etkileyen unsurların neler olduğu ve bunların ne şekilde değerlendirilmesinin daha hakkaniyetli sonuçlar doğuracağı sorusunun yanıtlanması amaçlanmıştır. Bu amaca yönelik olarak, idari işlem veya eylemden (ya da idarenin eylemsizliğinden) kaynaklı manevi zararın tespit edilmesi ve karşılığında bu zararın giderilmesini sağlamaya uygun bir manevi tazminatın belirlenmesi konusunda doktrinin sunduğu çalışmalar ve çözüm önerileri ile idari yargı mercilerinin izlediği yöntemler karşılaştırılmıştır. Bu nedenle hukuk uygulamasında ortaya çıkan kurallar, kavramlar, ilkeler irdelenerek kategorize edilmeye, sistemli biçimde bir araya getirilmeye ve nihayetinde Türk İdari Yargısının manevi tazminata bakışı somut uyuşmazlıklar üzerinden anlatılmaya çalışılmıştır. Ayrıca Anayasa Mahkemesinin bireysel başvurular üzerine verdiği kararlar ile AİHM kararları, incelenen Danıştay kararlarına yansıdığı ölçüde çalışmada yer almıştır.
Çağın koşulları ve sorunlarına koşut biçimde hak ve özgürlükler alanı gibi idari işlev de sürekli yenilenmekte, şekillenmekte ve gelişmektedir. Ancak diğer yandan hak ihlalleri de çeşitlenme eğilimi göstermektedir. Bu durum, hak ihlalleri sonucunda oluşan manevi zararların tazmini yönünden; hukuk devletinin gerçekleştirilmesi ve hukukun üstünlüğünün tesis edilmesi için, öncelikle, yerleşik kabulleri ve uygulamaları sorgulama, ardından yeni çözümler üretme, farklı bakış açıları geliştirme gerekliliğini beraberinde getirmekte, buna elverişli bir alanın varlığını gün yüzüne çıkararak her daim güncel tutmaktadır.
Çalışmanın bütününde bu gerçeklik göz önünde bulundurularak, idari yargıda tam yargı davası ile talep edilen manevi tazminat miktarını etkileyen unsurların neler olduğu ve bunların ne şekilde değerlendirilmesinin daha hakkaniyetli sonuçlar doğuracağı sorusunun yanıtlanması amaçlanmıştır. Bu amaca yönelik olarak, idari işlem veya eylemden (ya da idarenin eylemsizliğinden) kaynaklı manevi zararın tespit edilmesi ve karşılığında bu zararın giderilmesini sağlamaya uygun bir manevi tazminatın belirlenmesi konusunda doktrinin sunduğu çalışmalar ve çözüm önerileri ile idari yargı mercilerinin izlediği yöntemler karşılaştırılmıştır. Bu nedenle hukuk uygulamasında ortaya çıkan kurallar, kavramlar, ilkeler irdelenerek kategorize edilmeye, sistemli biçimde bir araya getirilmeye ve nihayetinde Türk İdari Yargısının manevi tazminata bakışı somut uyuşmazlıklar üzerinden anlatılmaya çalışılmıştır. Ayrıca Anayasa Mahkemesinin bireysel başvurular üzerine verdiği kararlar ile AİHM kararları, incelenen Danıştay kararlarına yansıdığı ölçüde çalışmada yer almıştır.