İdris'in İdris” öyküsü, 1977 yılında Edebiyat dergisinde yayımlandığında, bu bir edebiyat olayı sayılmıştı. Çünkü derginin yayın yönetmeni Nuri Pakdil, Edebiyat'ın Ocak sayısını sadece bu öyküye hasretmişti. Ardından Şubat ayında öykünün kalanı, Nisan 1977 sayısında ise bu kitaptaki diğer öykü olan “Arınmak Artık Azgın Alazda” öyküsü yayımlanmıştı. Özellikle üslup ve kullanılan anlatım teknikleri açısından yazıldığı dönemin çok rahatlıkla ilerisinde sayılabilecek bu iki uzun öykü, Türk öykücülüğünün yüz akı öykücülerinden Yaşar Kaplan'ın bütün öyküleri serisinin ikinci kitabı olarak yıllar sonra yeniden okurunun karşısında.
“Dediler, idris olsun, idris olsun, gencecikken meyveye dursun. Dediler bahtı baht, gönlü taht olsun.
Adı benzesin kaderi benzemesin.
Görmesin gördüklerini, duymasın duyduklarını.
Yaşasın yaşayamadıklarını, yaşatsın yaşatamadıklarını.
Dediler, kokusu ruha dolsun, adı da İdris olsun, İdris olsun.
İdris'in İdris” öyküsü, 1977 yılında Edebiyat dergisinde yayımlandığında, bu bir edebiyat olayı sayılmıştı. Çünkü derginin yayın yönetmeni Nuri Pakdil, Edebiyat'ın Ocak sayısını sadece bu öyküye hasretmişti. Ardından Şubat ayında öykünün kalanı, Nisan 1977 sayısında ise bu kitaptaki diğer öykü olan “Arınmak Artık Azgın Alazda” öyküsü yayımlanmıştı. Özellikle üslup ve kullanılan anlatım teknikleri açısından yazıldığı dönemin çok rahatlıkla ilerisinde sayılabilecek bu iki uzun öykü, Türk öykücülüğünün yüz akı öykücülerinden Yaşar Kaplan'ın bütün öyküleri serisinin ikinci kitabı olarak yıllar sonra yeniden okurunun karşısında.
“Dediler, idris olsun, idris olsun, gencecikken meyveye dursun. Dediler bahtı baht, gönlü taht olsun.
Adı benzesin kaderi benzemesin.
Görmesin gördüklerini, duymasın duyduklarını.
Yaşasın yaşayamadıklarını, yaşatsın yaşatamadıklarını.
Dediler, kokusu ruha dolsun, adı da İdris olsun, İdris olsun.