İlk olarak ifade hürriyetinin yatay etkisi karşısında sözleşme hürriyetinin durumu ele alınarak çatışan hakların sınırlanabilmesi ile hakkın sınırlılığı problemleri, pratik uyuşum ve hakkın nesnel sınırları teorisi ışığında aydınlatılacaktır. Ancak ve ancak ifade hürriyetinin sözleşme hürriyeti karşısındaki norm alanı belirlendikten sonra sözleşme hürriyeti ihlal edilmeksizin bu alanda idari bir faaliyet yürütülebilecektir. Bu aşamada ise idare hukukunun en temel iki kavramı olan kolluk ve kamu hizmeti öne çıkmaktadır.
Genel manada kolluk, kamu düzeninin bozulmasını önleme ve bozulan kamu düzenini sağlama faaliyetidir. O halde ilk olarak kamu düzeninin insan onuru unsuru yönünden bozulması ele alınarak kolluğun rolü ve mahiyeti araştırılacaktır. Sonrasında 6701 sayılı Kanun’la kurulan Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK)’nun kurumsal yapısı ile ayrımcılıkla mücadele kolluğu vasfını haiz olup olmadığı değerlendirilecektir. TİHEK’in ayrımcılıkla mücadeleyle görevlendirilmiş bir kolluk makamı olduğunun ortaya konması hukuki bazı sonuçların çıkarsanmasını zorunlu kılmaktadır. Sözgelimi idari yaptırım kararı tesis edebilecek TİHEK, Kabahatler Kanunu’nun 4 maddesi uyarınca ayrımcılık fiillerini düzenleyerek tekil ihlalleri denetleyebilecek ve tesis edeceği çerçeve normlarla sosyal medya platformlarının topluluk kurallarını şekillendirebilecektir.
İdarenin bir diğer faaliyet alanını teşkil eden kamu hizmeti problemin çözümlenebilmesine dair yeni bir perspektif sunmaktadır. Sosyal medya hizmetlerinin kamu hizmeti olarak nitelenmesi durumunda, Rolland Kanunları’ndan olan eşitlik ilkesi tatbik edilebilecek ve sosyal medya hizmet standartları idarece düzenlenebilecektir. Zira bu doğrultuda virtüel kamu hizmetleri ve evrensel hizmet kavramlarının durumu da ayrıca incelenecektir. Bununla birlikte sosyal medya hizmetlerinin kamu hizmeti olarak nitelenmesinden doğan ve hukuk devleti ilkesine aykırılık teşkil edebilecek muhtelif sakınca da ortaya konacaktır.
İlk olarak ifade hürriyetinin yatay etkisi karşısında sözleşme hürriyetinin durumu ele alınarak çatışan hakların sınırlanabilmesi ile hakkın sınırlılığı problemleri, pratik uyuşum ve hakkın nesnel sınırları teorisi ışığında aydınlatılacaktır. Ancak ve ancak ifade hürriyetinin sözleşme hürriyeti karşısındaki norm alanı belirlendikten sonra sözleşme hürriyeti ihlal edilmeksizin bu alanda idari bir faaliyet yürütülebilecektir. Bu aşamada ise idare hukukunun en temel iki kavramı olan kolluk ve kamu hizmeti öne çıkmaktadır.
Genel manada kolluk, kamu düzeninin bozulmasını önleme ve bozulan kamu düzenini sağlama faaliyetidir. O halde ilk olarak kamu düzeninin insan onuru unsuru yönünden bozulması ele alınarak kolluğun rolü ve mahiyeti araştırılacaktır. Sonrasında 6701 sayılı Kanun’la kurulan Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK)’nun kurumsal yapısı ile ayrımcılıkla mücadele kolluğu vasfını haiz olup olmadığı değerlendirilecektir. TİHEK’in ayrımcılıkla mücadeleyle görevlendirilmiş bir kolluk makamı olduğunun ortaya konması hukuki bazı sonuçların çıkarsanmasını zorunlu kılmaktadır. Sözgelimi idari yaptırım kararı tesis edebilecek TİHEK, Kabahatler Kanunu’nun 4 maddesi uyarınca ayrımcılık fiillerini düzenleyerek tekil ihlalleri denetleyebilecek ve tesis edeceği çerçeve normlarla sosyal medya platformlarının topluluk kurallarını şekillendirebilecektir.
İdarenin bir diğer faaliyet alanını teşkil eden kamu hizmeti problemin çözümlenebilmesine dair yeni bir perspektif sunmaktadır. Sosyal medya hizmetlerinin kamu hizmeti olarak nitelenmesi durumunda, Rolland Kanunları’ndan olan eşitlik ilkesi tatbik edilebilecek ve sosyal medya hizmet standartları idarece düzenlenebilecektir. Zira bu doğrultuda virtüel kamu hizmetleri ve evrensel hizmet kavramlarının durumu da ayrıca incelenecektir. Bununla birlikte sosyal medya hizmetlerinin kamu hizmeti olarak nitelenmesinden doğan ve hukuk devleti ilkesine aykırılık teşkil edebilecek muhtelif sakınca da ortaya konacaktır.