Baharın başlangıcı, çiçeklerin, meyvelerin müjdeleyicisi mart ayına girdik. Martın bizim için birçok önemi var. Hangisinden başlayalım? Nevruz mesela, kadim geleneğimizde yeni gün, bereket, çoğalma, uyanış ayı; mart ayı yeniden doğuş zamanı. Doğanın, kışın yorgunluğunu atıp, bereketli yağmurlarla beslendikten sonra yeşili, çimeni, çiçeği fışkırdığı ay. Hangimiz büyüklerimizin yaktığı nevruz ateşinin üzerinden atlamadık ki. Mart bizim için Çanakkale Zaferinin ayı, yeniden var oluşun, yedi düvele karşı isyan edip kahramanca vatanı savunmanın ayı. 93 Harbi, Trablusgarb, Balkan Savaşları… Sürekli toprak kaybedip, yenilginin yılgınlığıyla Anadolu’ya tutunma mücadelesi veren Türk’ün, topraktan fışkıran çiçek gibi siperlerde mücadele ederek düşmana geçit vermediği, yüreklere nevruz ateşi yakıp, umudu yeşerttiği Çanakkale Zaferinin 105. yıldönümündeyiz. Aziz şehitlerimizin önünde bir defa daha saygıyla eğiliyoruz. Türk hikâyeciliğinin kilometre taşı, milli edebiyatımızın yolbaşçılarından Ömer Seyfettin’in doğum ve ölüm yıldönümleri de mart ayına tesadüf etmektedir. Bu yıl, vefatının 100. yılı olması münasebetiyle; Ömer Seyfettin’in memleketi Balıkesir’de belediye, valilik, üniversite, sivil toplum kuruluşları yıl boyunca “Yaşayan Ömer Seyfettin” projesi kapsamında etkinlikler düzenleyecek. Bu yıl birkaç edebiyat dergisinin Ömer Seyfettin adına dosya, özel sayı yapması ve “yeni bir şey söylemeyeceksek, tekrar etmenin bir manası olmayacağı” düşüncesiyle yayın planımıza koymadık. “Yaşayan Ömer Seyfettin” temalı tasarımlarımızın ilk örneğini dergimiz ekinde istifadenize sunuyoruz. Ömer Seyfettin Ajandası büyük bir özveri ve hassasiyetle hazırlandı. Ajanda için hikâye seçkisi ve kronolojiyi hazırlayan Prof. Dr. Hülya Argunşah hocamıza, resimleyen Turan Vardar’a şükranlarımızı sunuyoruz. Bizim kültürümüzde kökü olmayan, kapitalist sistemin pazarlama argümanı olup dikte ettiği “kadınlar günü” var bir de… Her ne kadar bu özel günleri kabullenmesek de mademki “Kadınlar Günü” o halde biz de Anadolu’muzun kadınlarını işleriz düsturu ile her yıl Anadolu’nun öncü kadınları için dosya yapıyoruz. Bu yıl da mart sayısını “Gök Kubbenin Kadınları” mottosu ile Kubbealtı Vakfının değerli kadınlarına –Sâmiha Ayverdi, Safiye Erol, İlhan Ayverdi, Semiha Cemal- hanımefendilere hasrettik. Bu dosyayı hazırlarken bize desteğini esirgemeyen ve Kubbealtı Akademisinde bizi ağırlayıp, arşivini açan, o döneme dair önemli anekdotlar aktaran; Kubbealtı Akademisi Müdürü, Sır Katibi Aysel Yüksel Hanımefendiye, Zeynep Göze Uluant Hanımefendiye, Kubbealtı Akademi Mecmuası Yazı İşleri Müdürü İpek Dağlıoğlu Hanımefendiye çok teşekkür ederiz. Mart ayının bereketi Türk Edebiyatına da yansıdı. Geçen ay Ötüken Neşriyat bünyesinde “Söğüt Türk Edebiyatı Dergisi” ilk sayısı ile okurunu selamladı. Söğüt ilk sayısını Dede Korkut Destanlarına ayırdı. Bunun yanında M. Sedat Sert Bey’in duyurduğu, değerli akademisyenimiz Kudret Ayşe Yılmaz’ın yayın yönetmenliğinde iki aylık kitap ve kültür dergisi “Şiraze” de pek yakında yayın hayatına başlıyor. Edebiyatımıza, kültürümüze zenginlik katan bu iki dergiyi de sevinç ile selamlıyoruz. Dergiyi yaşat ki edebiyat yaşasın!
Baharın başlangıcı, çiçeklerin, meyvelerin müjdeleyicisi mart ayına girdik. Martın bizim için birçok önemi var. Hangisinden başlayalım? Nevruz mesela, kadim geleneğimizde yeni gün, bereket, çoğalma, uyanış ayı; mart ayı yeniden doğuş zamanı. Doğanın, kışın yorgunluğunu atıp, bereketli yağmurlarla beslendikten sonra yeşili, çimeni, çiçeği fışkırdığı ay. Hangimiz büyüklerimizin yaktığı nevruz ateşinin üzerinden atlamadık ki. Mart bizim için Çanakkale Zaferinin ayı, yeniden var oluşun, yedi düvele karşı isyan edip kahramanca vatanı savunmanın ayı. 93 Harbi, Trablusgarb, Balkan Savaşları… Sürekli toprak kaybedip, yenilginin yılgınlığıyla Anadolu’ya tutunma mücadelesi veren Türk’ün, topraktan fışkıran çiçek gibi siperlerde mücadele ederek düşmana geçit vermediği, yüreklere nevruz ateşi yakıp, umudu yeşerttiği Çanakkale Zaferinin 105. yıldönümündeyiz. Aziz şehitlerimizin önünde bir defa daha saygıyla eğiliyoruz. Türk hikâyeciliğinin kilometre taşı, milli edebiyatımızın yolbaşçılarından Ömer Seyfettin’in doğum ve ölüm yıldönümleri de mart ayına tesadüf etmektedir. Bu yıl, vefatının 100. yılı olması münasebetiyle; Ömer Seyfettin’in memleketi Balıkesir’de belediye, valilik, üniversite, sivil toplum kuruluşları yıl boyunca “Yaşayan Ömer Seyfettin” projesi kapsamında etkinlikler düzenleyecek. Bu yıl birkaç edebiyat dergisinin Ömer Seyfettin adına dosya, özel sayı yapması ve “yeni bir şey söylemeyeceksek, tekrar etmenin bir manası olmayacağı” düşüncesiyle yayın planımıza koymadık. “Yaşayan Ömer Seyfettin” temalı tasarımlarımızın ilk örneğini dergimiz ekinde istifadenize sunuyoruz. Ömer Seyfettin Ajandası büyük bir özveri ve hassasiyetle hazırlandı. Ajanda için hikâye seçkisi ve kronolojiyi hazırlayan Prof. Dr. Hülya Argunşah hocamıza, resimleyen Turan Vardar’a şükranlarımızı sunuyoruz. Bizim kültürümüzde kökü olmayan, kapitalist sistemin pazarlama argümanı olup dikte ettiği “kadınlar günü” var bir de… Her ne kadar bu özel günleri kabullenmesek de mademki “Kadınlar Günü” o halde biz de Anadolu’muzun kadınlarını işleriz düsturu ile her yıl Anadolu’nun öncü kadınları için dosya yapıyoruz. Bu yıl da mart sayısını “Gök Kubbenin Kadınları” mottosu ile Kubbealtı Vakfının değerli kadınlarına –Sâmiha Ayverdi, Safiye Erol, İlhan Ayverdi, Semiha Cemal- hanımefendilere hasrettik. Bu dosyayı hazırlarken bize desteğini esirgemeyen ve Kubbealtı Akademisinde bizi ağırlayıp, arşivini açan, o döneme dair önemli anekdotlar aktaran; Kubbealtı Akademisi Müdürü, Sır Katibi Aysel Yüksel Hanımefendiye, Zeynep Göze Uluant Hanımefendiye, Kubbealtı Akademi Mecmuası Yazı İşleri Müdürü İpek Dağlıoğlu Hanımefendiye çok teşekkür ederiz. Mart ayının bereketi Türk Edebiyatına da yansıdı. Geçen ay Ötüken Neşriyat bünyesinde “Söğüt Türk Edebiyatı Dergisi” ilk sayısı ile okurunu selamladı. Söğüt ilk sayısını Dede Korkut Destanlarına ayırdı. Bunun yanında M. Sedat Sert Bey’in duyurduğu, değerli akademisyenimiz Kudret Ayşe Yılmaz’ın yayın yönetmenliğinde iki aylık kitap ve kültür dergisi “Şiraze” de pek yakında yayın hayatına başlıyor. Edebiyatımıza, kültürümüze zenginlik katan bu iki dergiyi de sevinç ile selamlıyoruz. Dergiyi yaşat ki edebiyat yaşasın!