Belleği, bizi biz yapan hikâyelerle dolu İki Dünyanın Ustası'nın. Bir yolculuğu anlatmak değil isteği. Kendisiyle yola çıkmanı, denizleri binbir zahmetle aşmanı, kuyularda dolaşmanı, yolun kalp atışlarını duymanı istiyor. Nice ölüye yurt olan ulu Kızıl Çınar'ın kovuğuna, oradan kum fırtınasını büyüten sonsuz çöle, kebikeçlerin ve kitapların evi Babil Kütüphanesi'ne ve bir türlü hatırlayamadığın rüyalara.
Daha hikâyenin başında “Neden buradasın?” diye sorarak üzerine harflerden ve bakışlardan bir ordu salıyor. Bir rüya miktarı ne kadar sürerse hikâyeler de o kadar sürüyor. Babasından yaşlı oğul Kızıl Orman'da babasını arıyor, av ile avcı birbirine kavuşacağı günü bekliyor, Hasret Kuyusu sırlarını bir kez daha açıyor. Hikâyelerdeki insanlar dünyanın tüm zamanlarında yaşıyor, yürüyor, rüya görüyor, kayboluyor. Yol çatallanıyor, sular yükseliyor, çöl büyüyor, çöl büyüyor, “vay haline içinde çöller olanın!”
Belleği, bizi biz yapan hikâyelerle dolu İki Dünyanın Ustası'nın. Bir yolculuğu anlatmak değil isteği. Kendisiyle yola çıkmanı, denizleri binbir zahmetle aşmanı, kuyularda dolaşmanı, yolun kalp atışlarını duymanı istiyor. Nice ölüye yurt olan ulu Kızıl Çınar'ın kovuğuna, oradan kum fırtınasını büyüten sonsuz çöle, kebikeçlerin ve kitapların evi Babil Kütüphanesi'ne ve bir türlü hatırlayamadığın rüyalara.
Daha hikâyenin başında “Neden buradasın?” diye sorarak üzerine harflerden ve bakışlardan bir ordu salıyor. Bir rüya miktarı ne kadar sürerse hikâyeler de o kadar sürüyor. Babasından yaşlı oğul Kızıl Orman'da babasını arıyor, av ile avcı birbirine kavuşacağı günü bekliyor, Hasret Kuyusu sırlarını bir kez daha açıyor. Hikâyelerdeki insanlar dünyanın tüm zamanlarında yaşıyor, yürüyor, rüya görüyor, kayboluyor. Yol çatallanıyor, sular yükseliyor, çöl büyüyor, çöl büyüyor, “vay haline içinde çöller olanın!”