Dünya Savaşı ve akabinde “Lazistan’ın mukadderatı” tartışılır ol- muştu. Bölge Rus işgalinden yeni çıkmış, Ermeni ve Rum ayrılıkçıların hak sahiplikleri gündeme gelmişti. Uluslararası konferanslarda seslerini duyurup destek bulmaya çalışan bu odaklara karşı Ahmet Tevfik Bey’in kaleme aldığı ve bölgenin Lazlığına vurgu yapan risalesi Laz tarihi açısından eşsiz bir metindir.
Onun bölgede tek söz hakkını Lazlara verdiği bu risalesine karşı Tirebolulu H. Alparslan “Trabzon ili Laz mı Türk mü?” şeklinde bir soruyla halkın karşısına çıkar ve bölgenin Türklüğü hakkında günümüzde de kullanılagelen argümanları ilk kez dillendirir.
Ahmet Tevfik’in Samsun’dan Abhazya’ya kadar genişletip söz hakkını sadece Lazlara verdiği Lazistan’ı Tirebolulu H. Alparslan mümkün olduğunca daraltır ve Lazların bölgeye ve tarihine etkisini minimize eder.
İki romantik Osmanlı aydınının Lazlar ve Lazistan üzerine fikirlerini okuyucuya sunmayı amaçlayan bu kitapta bu tartışmayı ve arka planını bulacaksınız.
Dünya Savaşı ve akabinde “Lazistan’ın mukadderatı” tartışılır ol- muştu. Bölge Rus işgalinden yeni çıkmış, Ermeni ve Rum ayrılıkçıların hak sahiplikleri gündeme gelmişti. Uluslararası konferanslarda seslerini duyurup destek bulmaya çalışan bu odaklara karşı Ahmet Tevfik Bey’in kaleme aldığı ve bölgenin Lazlığına vurgu yapan risalesi Laz tarihi açısından eşsiz bir metindir.
Onun bölgede tek söz hakkını Lazlara verdiği bu risalesine karşı Tirebolulu H. Alparslan “Trabzon ili Laz mı Türk mü?” şeklinde bir soruyla halkın karşısına çıkar ve bölgenin Türklüğü hakkında günümüzde de kullanılagelen argümanları ilk kez dillendirir.
Ahmet Tevfik’in Samsun’dan Abhazya’ya kadar genişletip söz hakkını sadece Lazlara verdiği Lazistan’ı Tirebolulu H. Alparslan mümkün olduğunca daraltır ve Lazların bölgeye ve tarihine etkisini minimize eder.
İki romantik Osmanlı aydınının Lazlar ve Lazistan üzerine fikirlerini okuyucuya sunmayı amaçlayan bu kitapta bu tartışmayı ve arka planını bulacaksınız.