"İç gözlerim kapalı biliyorum. Açılması için çok uğraştım. Olmadı. Bir dostum anlatmıştı, bazen ansızın insanın iç gözü açılırmış. Açılması hiç iyi olmazmış. Gördüklerinden ürkermiş. İnsan diye gördüğü gerçekte insan değilse çok fena bir şey görürmüş."
"İki Semazen Bir Palyaço" düşlerden çöp kıyılarına, çarşamba pazarından sahil kenarlarına değişen mekânlarıyla okurunu dokunaklı bir yolculuğa çıkarıyor. Birbirleriyle temas eden öykülerde, Sadık Yalsızuçanlar'ın özgün sesi, insanlık durumumuzu muhakeme etmemizi sağlıyor. Modern kırılganlığımızı sınayan bu öyküleri okurken yer yer gülecek, düşünecek ve kimi zaman da incineceğiz...
"İç gözlerim kapalı biliyorum. Açılması için çok uğraştım. Olmadı. Bir dostum anlatmıştı, bazen ansızın insanın iç gözü açılırmış. Açılması hiç iyi olmazmış. Gördüklerinden ürkermiş. İnsan diye gördüğü gerçekte insan değilse çok fena bir şey görürmüş."
"İki Semazen Bir Palyaço" düşlerden çöp kıyılarına, çarşamba pazarından sahil kenarlarına değişen mekânlarıyla okurunu dokunaklı bir yolculuğa çıkarıyor. Birbirleriyle temas eden öykülerde, Sadık Yalsızuçanlar'ın özgün sesi, insanlık durumumuzu muhakeme etmemizi sağlıyor. Modern kırılganlığımızı sınayan bu öyküleri okurken yer yer gülecek, düşünecek ve kimi zaman da incineceğiz...