“İkinci Yeni anlam itibariyle kapalı bir şiirdir.” Peki ama neden bu kadar anlaşılmaz görülür? Anlam itibariyle kapalı olduğu kanısı, söz konusu şiir söylemini açıklamaya yönelik yeterli bir bilimsel etiket midir? Şair ve şiir metni arasındaki ilişkide, onu bu kadar anlaşılmaz yapan kullandığı dil midir, yoksa çağın sundukları mıdır? Oysaki İsmail Habib yıllar önce Edebî Yeniliğimiz’de şunu söylemişti:
‘Edebiyat kat’iyyen yalnız edip olacaklar için değildir. Edebiyatta iki unsur var. Birisi edebiyatı yaratmak, diğeri anlamak. Yaratmak edibe mevhibe, fakat edebiyatı anlamak, bu herkese bir borçtur.’ İşte sözün insanla başladığını varsayarsak; insanla biteceği de söylenebilir. O halde İkinci Yeni’de insan gerçeği varsa; ‘anlam’ noktasında bir beklentimiz de olacaktır. Onu bulamadığımızda belki sözlüğe ihbar etmeyeceğiz ama ontolojik bir problem olarak ihtar edeceğiz.
“İkinci Yeni anlam itibariyle kapalı bir şiirdir.” Peki ama neden bu kadar anlaşılmaz görülür? Anlam itibariyle kapalı olduğu kanısı, söz konusu şiir söylemini açıklamaya yönelik yeterli bir bilimsel etiket midir? Şair ve şiir metni arasındaki ilişkide, onu bu kadar anlaşılmaz yapan kullandığı dil midir, yoksa çağın sundukları mıdır? Oysaki İsmail Habib yıllar önce Edebî Yeniliğimiz’de şunu söylemişti:
‘Edebiyat kat’iyyen yalnız edip olacaklar için değildir. Edebiyatta iki unsur var. Birisi edebiyatı yaratmak, diğeri anlamak. Yaratmak edibe mevhibe, fakat edebiyatı anlamak, bu herkese bir borçtur.’ İşte sözün insanla başladığını varsayarsak; insanla biteceği de söylenebilir. O halde İkinci Yeni’de insan gerçeği varsa; ‘anlam’ noktasında bir beklentimiz de olacaktır. Onu bulamadığımızda belki sözlüğe ihbar etmeyeceğiz ama ontolojik bir problem olarak ihtar edeceğiz.