Kendisinden önce nadiren de olsa salt kavram olarak kullanılan “queer”i 1990'da California Üniversitesi'nde düzenleyicilerinden biri olacağı konferansın adı olarak seçen Teresa De Lauretis, bu olaydan çok önce toplumsal cinsiyeti “teknoloji” olarak okumasıyla dikkatleri üzerine çeker. Toplumsal cinsiyet özdeşleşmelerinin gerçekleşmesini aile, dil, sinema gibi aygıtlarla birlikte ele alır. 1985'te profesör olarak atandığı, feminist film teorisinin temellerini attığı California Üniversitesi'ndeki çalışmalarıyla Donna Haraway, James Clifford gibi düşünürler arasındaki yerini alan Lauretis, bir yandan cinsel fark düşüncesini tartışırken diğer yandan toplumsal cinsiyet teknolojisi, yeni feminist fail olarak eksantrik özne gibi nosyonları türetir. Henüz hiçbir eseri Türkçe literatüre kazandırılmayan Lauretis'in düşüncelerini derinlemesine bir şekilde ele alan bu çalışma, düşünürün toplumsal cinsiyet teorisini okurlarla buluşturmayı amaçlıyor.
Kendisinden önce nadiren de olsa salt kavram olarak kullanılan “queer”i 1990'da California Üniversitesi'nde düzenleyicilerinden biri olacağı konferansın adı olarak seçen Teresa De Lauretis, bu olaydan çok önce toplumsal cinsiyeti “teknoloji” olarak okumasıyla dikkatleri üzerine çeker. Toplumsal cinsiyet özdeşleşmelerinin gerçekleşmesini aile, dil, sinema gibi aygıtlarla birlikte ele alır. 1985'te profesör olarak atandığı, feminist film teorisinin temellerini attığı California Üniversitesi'ndeki çalışmalarıyla Donna Haraway, James Clifford gibi düşünürler arasındaki yerini alan Lauretis, bir yandan cinsel fark düşüncesini tartışırken diğer yandan toplumsal cinsiyet teknolojisi, yeni feminist fail olarak eksantrik özne gibi nosyonları türetir. Henüz hiçbir eseri Türkçe literatüre kazandırılmayan Lauretis'in düşüncelerini derinlemesine bir şekilde ele alan bu çalışma, düşünürün toplumsal cinsiyet teorisini okurlarla buluşturmayı amaçlıyor.