Günümüzde teoride birçoğu egemen kabul edilen Üçüncü Dünya ülkeleri, bir zamanlar sömürgecilik dönemindeyken, Avrupa'nın Nomosunda bugün de ABD'nin Grossraum mekansal düzeninde, ekonomik ve siyasi alanlarda güçlü devletlere tabidirler. Oysa Üçüncü Dünya ülkeleri, dünyanın en verimli ve en zengin topraklarında yer alırlar. Onların bugün uluslararası sistemde ekonomik ve siyasi olarak gelişmemiş ülkeler kategorisinde kalmaları, esasında bir küresel rant meselesidir. Carl Schmitt'e başvurmak gerekirse, ona göre egemenliğin mantığı, tehdit ne kadar şiddetliyse kanunlara getirilen istisnalar da o kadar büyük olur. Bir başka deyişle, egemenler hukuku ne kadar askıya alabilirlerse küresel serbest piyasada geniş rant sahibi olma imkanları o kadar artar.
Günümüzde teoride birçoğu egemen kabul edilen Üçüncü Dünya ülkeleri, bir zamanlar sömürgecilik dönemindeyken, Avrupa'nın Nomosunda bugün de ABD'nin Grossraum mekansal düzeninde, ekonomik ve siyasi alanlarda güçlü devletlere tabidirler. Oysa Üçüncü Dünya ülkeleri, dünyanın en verimli ve en zengin topraklarında yer alırlar. Onların bugün uluslararası sistemde ekonomik ve siyasi olarak gelişmemiş ülkeler kategorisinde kalmaları, esasında bir küresel rant meselesidir. Carl Schmitt'e başvurmak gerekirse, ona göre egemenliğin mantığı, tehdit ne kadar şiddetliyse kanunlara getirilen istisnalar da o kadar büyük olur. Bir başka deyişle, egemenler hukuku ne kadar askıya alabilirlerse küresel serbest piyasada geniş rant sahibi olma imkanları o kadar artar.