Said Hoca, metropollere uzak bir coğrafyada yaşamasına ve ülke çapındaki İslami hareket içinde sesini çok fazla duyuracak şartlara sahip olmamasına (bu şartları oluşturmak için ilave bir gayret sarf etmek istememesine) rağmen, bu hareketin son yıllardaki biçim ve öz değişmesine doğrudan veya dolaylı fikri katkısı inkâr edilemeyecek bir kişiydi. Her şeyden önce, İslami hareketin global gelişimi sürecinde çarpıcı, uyarıcı ve yenileyici bir fikri oluşumun öncülüğünü yapanlardan biriydi. Öte yandan, hiç bir fıkhı/ilmî temele dayanmayan, insanların beyinlerinden önce onların heyecan ve heveslerine hitab ederek muhalefet yapmayı hedefleyen, sloganlar veya eleştiriye kapalı dar fikir kalıplarıyla yürütülmeye çalışılan hareketlere sıcak bakmadı. Halkın zihninde yaşayan çürümüş geleneksel değerleri Kur'an'ın ışığında yeniden gözden geçirerek ayıklamayı ve böylece daha sağlıklı bir fikri zemin oluşturmayı önemsemeden bu geleneksel değerleri harekete geçirerek hedefe ulaşmayı daha doğru gören bir mücadele anlayışına hiç bir şekilde katılmadı. O'nun için sorun, öncelikle Müslümanın kafasının içindeki bilginin nasıl arındırılabileceği ve bu bilginin Müslümanın kendi kimliğine yeniden kavuşturulması için nasıl etkin bir biçimde kullanılabileceği idi. Bilginin temel kaynağına kayıtsız bir mücadelenin yahut hiç bir hayat sancısı taşımayan bir bilgi yığınının, aynı ölçüde yozlaştırıcı olduğuna inanıyordu.
Said Hoca, metropollere uzak bir coğrafyada yaşamasına ve ülke çapındaki İslami hareket içinde sesini çok fazla duyuracak şartlara sahip olmamasına (bu şartları oluşturmak için ilave bir gayret sarf etmek istememesine) rağmen, bu hareketin son yıllardaki biçim ve öz değişmesine doğrudan veya dolaylı fikri katkısı inkâr edilemeyecek bir kişiydi. Her şeyden önce, İslami hareketin global gelişimi sürecinde çarpıcı, uyarıcı ve yenileyici bir fikri oluşumun öncülüğünü yapanlardan biriydi. Öte yandan, hiç bir fıkhı/ilmî temele dayanmayan, insanların beyinlerinden önce onların heyecan ve heveslerine hitab ederek muhalefet yapmayı hedefleyen, sloganlar veya eleştiriye kapalı dar fikir kalıplarıyla yürütülmeye çalışılan hareketlere sıcak bakmadı. Halkın zihninde yaşayan çürümüş geleneksel değerleri Kur'an'ın ışığında yeniden gözden geçirerek ayıklamayı ve böylece daha sağlıklı bir fikri zemin oluşturmayı önemsemeden bu geleneksel değerleri harekete geçirerek hedefe ulaşmayı daha doğru gören bir mücadele anlayışına hiç bir şekilde katılmadı. O'nun için sorun, öncelikle Müslümanın kafasının içindeki bilginin nasıl arındırılabileceği ve bu bilginin Müslümanın kendi kimliğine yeniden kavuşturulması için nasıl etkin bir biçimde kullanılabileceği idi. Bilginin temel kaynağına kayıtsız bir mücadelenin yahut hiç bir hayat sancısı taşımayan bir bilgi yığınının, aynı ölçüde yozlaştırıcı olduğuna inanıyordu.