Günümüzde insanlık, bir yandan kaynaklar üzerine iklim değişikliğinin orantısız etkileri ve çevresel bozulma ile mücadele ederken bir yandan da yirmi birinci yüzyılın ortaları itibariyle, 9 milyarı geçmesi beklenen insan nüfusuna gıda ve geçim kaynağı sağlama sorumluluğunun getirdiği inanılmaz bir zorlukla da karşı karşıya kalması kalmıştır. Birleşmiş Milletler’in, Sürdürülebilir Kalkınmaya İlişkin 2030 Gündemi, dünyada hiçkimseyi geride aç bırakmayan, sürdürülebilir tarımsal üretim uygulamasına geçirilerek, bu zorlukların üstesinden gelinebileceğini öne sürmüştür.
Dünya Gıda Örgütünün son bildirgesine göre 2030’lu yıllara gelindiğinde su ürünlerine olan gereksinimin giderek artması ve arz ile talep arasındaki farkın açılarak 50 milyon tonu bulması beklenmektedir. Yapılan öngörülerin ışığı altında hazırlanan planlarla söz konusu açığın karşılanabilmesi ve daha da fazla açılmaması adına yapılacak üretim artışının “Yetiştiricilik” şemsiyesi altında toplanması söz konusu edilmiştir. Bu üretimin ise daha çok omnivor ve herbivor türlerin yetiştiriciliği ile sağlanması öngörülmektedir. Bu durumun doğruluğunu alınan veriler ışığı altında özellikle açığın artması olası bölgelerde hali hazırda yapılanmanın da bu yönde olmasından ve bahsedilen türlerin üretiminin artışından da anlamak olasıdır. Mevcut durumun analizi ve şartların gelecekte alabileceği haller düşünülünce özellikle “Ilıman iklim balıkları”nın üretimlerinin önümüzdeki dönemlerde artarak devam edeceği kanısına ulaşılmıştır.
Yetiştiricilik açısından yatırım maliyetlerinin yüksekliği, üretim sürecinin uzunluğu ve yetiştiricilik teknolojilerinin gereksinimlerinin yüksekliği birçok türün yetiştiriciliğini zor hale getirmekte hatta bu durumun gelecekte ciddi kısıtlamalar yaratması beklenmektedir. Dünya çapında açlık sıkıntısının yanı sıra işsizlik ve iş gücünün kullanılamaması gibi sorunların da göz önünde bulundurulduğunda üçüncü dünya ülkeleri için su ürünleri yetiştiriciliği önemli bir fırsat gibi görülmektedir. Su ürünleri üretimiyle ile hem kaliteli bir gıda üretimi hem kendi iş gücünü kullanma gibi avantajlar elde edilmekte bunların yanı sıra üretilen ürünlerin ekonomisi yüksek olan gelişmiş ülkelere satılabilir olması alana ayrı bir değer kazandırmaktadır.
Bu hazırlanan kaynağın ana çıkış noktası, gelecek kuşaklara hali hazırda yetiştiriciliği ciddi boyuta gelmiş türlerle bunlara alternatif olabilecek türlerin yetiştiricilikleri hakkında özet ve pratik bilgiler sağlamaktır.
Günümüzde insanlık, bir yandan kaynaklar üzerine iklim değişikliğinin orantısız etkileri ve çevresel bozulma ile mücadele ederken bir yandan da yirmi birinci yüzyılın ortaları itibariyle, 9 milyarı geçmesi beklenen insan nüfusuna gıda ve geçim kaynağı sağlama sorumluluğunun getirdiği inanılmaz bir zorlukla da karşı karşıya kalması kalmıştır. Birleşmiş Milletler’in, Sürdürülebilir Kalkınmaya İlişkin 2030 Gündemi, dünyada hiçkimseyi geride aç bırakmayan, sürdürülebilir tarımsal üretim uygulamasına geçirilerek, bu zorlukların üstesinden gelinebileceğini öne sürmüştür.
Dünya Gıda Örgütünün son bildirgesine göre 2030’lu yıllara gelindiğinde su ürünlerine olan gereksinimin giderek artması ve arz ile talep arasındaki farkın açılarak 50 milyon tonu bulması beklenmektedir. Yapılan öngörülerin ışığı altında hazırlanan planlarla söz konusu açığın karşılanabilmesi ve daha da fazla açılmaması adına yapılacak üretim artışının “Yetiştiricilik” şemsiyesi altında toplanması söz konusu edilmiştir. Bu üretimin ise daha çok omnivor ve herbivor türlerin yetiştiriciliği ile sağlanması öngörülmektedir. Bu durumun doğruluğunu alınan veriler ışığı altında özellikle açığın artması olası bölgelerde hali hazırda yapılanmanın da bu yönde olmasından ve bahsedilen türlerin üretiminin artışından da anlamak olasıdır. Mevcut durumun analizi ve şartların gelecekte alabileceği haller düşünülünce özellikle “Ilıman iklim balıkları”nın üretimlerinin önümüzdeki dönemlerde artarak devam edeceği kanısına ulaşılmıştır.
Yetiştiricilik açısından yatırım maliyetlerinin yüksekliği, üretim sürecinin uzunluğu ve yetiştiricilik teknolojilerinin gereksinimlerinin yüksekliği birçok türün yetiştiriciliğini zor hale getirmekte hatta bu durumun gelecekte ciddi kısıtlamalar yaratması beklenmektedir. Dünya çapında açlık sıkıntısının yanı sıra işsizlik ve iş gücünün kullanılamaması gibi sorunların da göz önünde bulundurulduğunda üçüncü dünya ülkeleri için su ürünleri yetiştiriciliği önemli bir fırsat gibi görülmektedir. Su ürünleri üretimiyle ile hem kaliteli bir gıda üretimi hem kendi iş gücünü kullanma gibi avantajlar elde edilmekte bunların yanı sıra üretilen ürünlerin ekonomisi yüksek olan gelişmiş ülkelere satılabilir olması alana ayrı bir değer kazandırmaktadır.
Bu hazırlanan kaynağın ana çıkış noktası, gelecek kuşaklara hali hazırda yetiştiriciliği ciddi boyuta gelmiş türlerle bunlara alternatif olabilecek türlerin yetiştiricilikleri hakkında özet ve pratik bilgiler sağlamaktır.