“Başkalarının seni avuçlarının içine almalarına izin verme.
Kendine ait olmak: Hayatta esas mesele budur."
Sadece Rus edebiyatında değil dünya edebiyatında da ölümsüz bir yer edinmiş olan Turgenyev bu öyküsünde, Vladimir adındaki on altı yaşındaki bir gencin kendisinden yaşça büyük ve oldukça çekici bir prensese duyduğu dramatik aşkı anlatır. Duyguların ve hüznün, psikolojik betimlemelerin ve aşkın safiyane hislerinin oldukça başarılı bir biçimde ele alındığı bu kısa ama çarpıcı eserde Çarlık Rusya’nın toplumsal koşullarına ve dönemin üst tabaka insanlarına da tanıklık ederiz.
‘‘Ah gençlik! Umurunda olan bir şey var mı? Evrenin efendisi, evrenin hazineleri, üzüntü bile sana zevk verir, sen küstah ve kendine güvenen... Ben yaşıyorum bir de sana bak! Senin günlerin uçup gidiyor, güneşin altında eriyen balmumu gibisin, kar gibisin… Belki de çekiciliğinin bütün sırrı, bir şey yapabileceğinden değil, yapabileceğini düşündüğünden.’’
“Başkalarının seni avuçlarının içine almalarına izin verme.
Kendine ait olmak: Hayatta esas mesele budur."
Sadece Rus edebiyatında değil dünya edebiyatında da ölümsüz bir yer edinmiş olan Turgenyev bu öyküsünde, Vladimir adındaki on altı yaşındaki bir gencin kendisinden yaşça büyük ve oldukça çekici bir prensese duyduğu dramatik aşkı anlatır. Duyguların ve hüznün, psikolojik betimlemelerin ve aşkın safiyane hislerinin oldukça başarılı bir biçimde ele alındığı bu kısa ama çarpıcı eserde Çarlık Rusya’nın toplumsal koşullarına ve dönemin üst tabaka insanlarına da tanıklık ederiz.
‘‘Ah gençlik! Umurunda olan bir şey var mı? Evrenin efendisi, evrenin hazineleri, üzüntü bile sana zevk verir, sen küstah ve kendine güvenen... Ben yaşıyorum bir de sana bak! Senin günlerin uçup gidiyor, güneşin altında eriyen balmumu gibisin, kar gibisin… Belki de çekiciliğinin bütün sırrı, bir şey yapabileceğinden değil, yapabileceğini düşündüğünden.’’