1900’lü yıllarda Çağatayca ve Çağatay edebiyatının artık can çekiştiği dönemler başlamıştır. Bir yanda bütün dünyayı etkileyen 1. Dünya Savaşı ve onun Çarlık Rusya’daki yansımaları, öte yandan bu Savaşın insanlık üzerindeki büyük yıkımı, hayal kırıklığı, Türkistan coğrafyasını da derinden etkilemiştir. Hele ki 1905 yılında Çarlık Rusya’da gerçekleşen Moskova Ayaklanmasının neticesinde kabul edilen bir anayasa ile çok partili sisteme geçilmesi; 1917 yılında gerçekleşen Ekim Devrimi, başta bütün Rusya’da, akabinde Türkistanlı Türkler üzerinde büyük siyasi ve kültürel değişimlerin başlangıcı olmuştur. 1905 yılından 1917 yılına kadarki parlamenter monarşinin ve özellikle Ekim Devrimi’nden sonra sosyalizmin vadettiği, ilk on yılda da sunduğu kültürel, yönetimsel özgürlüklerden Türk kökenli halklar mümkün mertebe istifade etmeye gayret göstermişlerdir.
1900’lü yıllarda Çağatayca ve Çağatay edebiyatının artık can çekiştiği dönemler başlamıştır. Bir yanda bütün dünyayı etkileyen 1. Dünya Savaşı ve onun Çarlık Rusya’daki yansımaları, öte yandan bu Savaşın insanlık üzerindeki büyük yıkımı, hayal kırıklığı, Türkistan coğrafyasını da derinden etkilemiştir. Hele ki 1905 yılında Çarlık Rusya’da gerçekleşen Moskova Ayaklanmasının neticesinde kabul edilen bir anayasa ile çok partili sisteme geçilmesi; 1917 yılında gerçekleşen Ekim Devrimi, başta bütün Rusya’da, akabinde Türkistanlı Türkler üzerinde büyük siyasi ve kültürel değişimlerin başlangıcı olmuştur. 1905 yılından 1917 yılına kadarki parlamenter monarşinin ve özellikle Ekim Devrimi’nden sonra sosyalizmin vadettiği, ilk on yılda da sunduğu kültürel, yönetimsel özgürlüklerden Türk kökenli halklar mümkün mertebe istifade etmeye gayret göstermişlerdir.