2010 yılının Şubatıydı. Bir gün maillerimi açtığımda, beni çok şaşırtan bir çağrı gördüm. Mailin konu bölümünde sadece tek kelime yazıyordu: “İmdat!”
“İmdat!” diye bağırıyordu biri. “Hocam perişanım yardım eder misiniz?”
Yardım isteyen kişi, Büşra adlı bir kız öğrenci idi. Ve kelimeler sanki gözyaşlarıyla yazılmıştı.
Okuduğum satırlar, beni gençlik yıllarıma döndürüverdi:
“Ya Rabbi imdat! Beni kurtar!” diye çırpındığım yıllara…
Mail gönderen öğrenci, âşık olduğunu bildiriyordu. Fakat işin kötüsü, kız henüz on yedisinde bile değildi ve gönül verdiği çocuk alkolikti. Üstelik de hatalarından pişmanlık duymayan, onlarla âdeta gurur duyan birisi…
Elinizdeki kitap, orijinal maillere sadık kalınarak, Büşra ile yaptığımız uzun yazışmaları ve Rabbimizin yardımıyla kurtuluşunu dile getiriyor.
2010 yılının Şubatıydı. Bir gün maillerimi açtığımda, beni çok şaşırtan bir çağrı gördüm. Mailin konu bölümünde sadece tek kelime yazıyordu: “İmdat!”
“İmdat!” diye bağırıyordu biri. “Hocam perişanım yardım eder misiniz?”
Yardım isteyen kişi, Büşra adlı bir kız öğrenci idi. Ve kelimeler sanki gözyaşlarıyla yazılmıştı.
Okuduğum satırlar, beni gençlik yıllarıma döndürüverdi:
“Ya Rabbi imdat! Beni kurtar!” diye çırpındığım yıllara…
Mail gönderen öğrenci, âşık olduğunu bildiriyordu. Fakat işin kötüsü, kız henüz on yedisinde bile değildi ve gönül verdiği çocuk alkolikti. Üstelik de hatalarından pişmanlık duymayan, onlarla âdeta gurur duyan birisi…
Elinizdeki kitap, orijinal maillere sadık kalınarak, Büşra ile yaptığımız uzun yazışmaları ve Rabbimizin yardımıyla kurtuluşunu dile getiriyor.