Üç kafadar genç çocuk, topladıkları midyeleri pişirip yemeye başlamışlardı: "Diline bir şey takıldı Yamuk’un. Çıkardı, baktı: Minicik bir inci tanesi. ‘Ne o?’ diye sordu Sulu. ‘İnci galiba!’ ‘İnci!’ ‘Bazı midyelerden inci çıkıyormuş ha Can?’ dedi Yamuk. ‘Midye değil, istiridyeden çıkar inci,’ dedi Can. ‘Peki bu ne?’ ‘Minik bir inci.’ ‘Satsak para eder mi?’ ‘Bilmem! Çok olsa belki!’ Bir kağıda sarıp cebine koydu. Hakkı Özkan’ın bu üç genç kahramanı için, "ufacık, ama pırıl pırıl" bir inci umut olup çıkmıştır.
Üç kafadar genç çocuk, topladıkları midyeleri pişirip yemeye başlamışlardı: "Diline bir şey takıldı Yamuk’un. Çıkardı, baktı: Minicik bir inci tanesi. ‘Ne o?’ diye sordu Sulu. ‘İnci galiba!’ ‘İnci!’ ‘Bazı midyelerden inci çıkıyormuş ha Can?’ dedi Yamuk. ‘Midye değil, istiridyeden çıkar inci,’ dedi Can. ‘Peki bu ne?’ ‘Minik bir inci.’ ‘Satsak para eder mi?’ ‘Bilmem! Çok olsa belki!’ Bir kağıda sarıp cebine koydu. Hakkı Özkan’ın bu üç genç kahramanı için, "ufacık, ama pırıl pırıl" bir inci umut olup çıkmıştır.