Bu eser, 19. yüzyılın ünlü İngiliz elçisi John Auldjo'nun unutulmaz seyahat hikayelerine odaklanıyor. Auldjo, tüccar ve siyasetçi bir aileden gelmesine rağmen, Batı Avrupalı asilzadelerindir. Auldjo 1837 yılında görevli olarak Kanada'ya gider, bir süre Londra'da yaşar, ayrıca 1870 yılında Büyük Britanya'nın Cenevre elçiliğine atanır.
Auldjo 1833 yılında Osmanlı İmparatorluğu başkentine ve Yunan adalarına bir yolculuk yapar. Gemiyle Çanakkale Boğazı ve Truva (Troas) yöresinden geçerek İstanbul'a varır. İstanbul'da yöredeki tarihî anıtları ve görülecek yerleri gezer, kahvehane ve hamamlara gider ve yeniden vapura binip İzmir'i, Hios (Sakız), Tinos adalarını ziyaret eder. Ardından Malta'ya geçer ve nihayet 1833 yılının Eylül ayında Sicilya'ya uğradıktan sonra Kapri'ye ulaşır.
Bu eser, Auldjo'nun seyahatleri sırasında tanık olduğu günlük yaşam sahnelerini ve antik yapıları canlı bir şekilde anlatıyor. Ancak mekân ve yapı betimlemelerindeki sadeleştirme ve eksiklikler, eserin gerçekçi ve eşsiz bir karakter taşımasını sağlıyor.John Auldjo'nun seyahatlerine ve antik dünyanın büyüsüne dalın. Kitap, heyecan verici maceralarını, yakaladığı güzellikleri ve tarihi mekanların ruhunu yakalayarak okurları geçmişin derinliklerine davet ediyor.
Bu eser, 19. yüzyılın ünlü İngiliz elçisi John Auldjo'nun unutulmaz seyahat hikayelerine odaklanıyor. Auldjo, tüccar ve siyasetçi bir aileden gelmesine rağmen, Batı Avrupalı asilzadelerindir. Auldjo 1837 yılında görevli olarak Kanada'ya gider, bir süre Londra'da yaşar, ayrıca 1870 yılında Büyük Britanya'nın Cenevre elçiliğine atanır.
Auldjo 1833 yılında Osmanlı İmparatorluğu başkentine ve Yunan adalarına bir yolculuk yapar. Gemiyle Çanakkale Boğazı ve Truva (Troas) yöresinden geçerek İstanbul'a varır. İstanbul'da yöredeki tarihî anıtları ve görülecek yerleri gezer, kahvehane ve hamamlara gider ve yeniden vapura binip İzmir'i, Hios (Sakız), Tinos adalarını ziyaret eder. Ardından Malta'ya geçer ve nihayet 1833 yılının Eylül ayında Sicilya'ya uğradıktan sonra Kapri'ye ulaşır.
Bu eser, Auldjo'nun seyahatleri sırasında tanık olduğu günlük yaşam sahnelerini ve antik yapıları canlı bir şekilde anlatıyor. Ancak mekân ve yapı betimlemelerindeki sadeleştirme ve eksiklikler, eserin gerçekçi ve eşsiz bir karakter taşımasını sağlıyor.John Auldjo'nun seyahatlerine ve antik dünyanın büyüsüne dalın. Kitap, heyecan verici maceralarını, yakaladığı güzellikleri ve tarihi mekanların ruhunu yakalayarak okurları geçmişin derinliklerine davet ediyor.