İnsan yerkürede yürüyen tek varlıktır; yürüyor olması hareket ediyor olmasını zorunlu kılar. Hareket ise sürekli yer değiştirme anlamına gelir. İnsanın sürekli yer değiştirmesi hem kendisinin ve hem de bulunduğu alanın değişmesi sonucunu doğurur; yani insan olarak biz an be an değişiyoruz, farklılaşıyoruz.
Sürekli değişiyor olduğumuz halde nasıl “ben” olabiliyoruz, “kişiliğimiz” nasıl bir bütün kalabiliyor?
İnsan hayatı yaşanmaya değer midir? Budha, “hayat acılardan oluşur”, der. Hayat acılardan oluşuyorsa bu acılara nasıl katlanıyoruz, bizi yaşamda kalmaya dahası mutlu olmaya sevk eden amil nedir?
Pek çok düşünür, “insan olmak” üzerine yazılar, kitaplar yazdılar. Oysa zaten insan olarak dünyaya gelmiyor muyuz? Doğru cümle “insan kalmak” olabilir mi?
Tanrı bir tane mi? Yoksa herkesin kendisine özgü bir tanrısı mı var? Nasıl oluyor da kimsenin tanrısı bir diğerine benzemiyor? Yoksa tanrılarımızı kendimiz mi var ediyoruz?
Bu çalışma yukarıdaki konu ve sorulara bir cevap bulma çabasıdır.
İnsan yerkürede yürüyen tek varlıktır; yürüyor olması hareket ediyor olmasını zorunlu kılar. Hareket ise sürekli yer değiştirme anlamına gelir. İnsanın sürekli yer değiştirmesi hem kendisinin ve hem de bulunduğu alanın değişmesi sonucunu doğurur; yani insan olarak biz an be an değişiyoruz, farklılaşıyoruz.
Sürekli değişiyor olduğumuz halde nasıl “ben” olabiliyoruz, “kişiliğimiz” nasıl bir bütün kalabiliyor?
İnsan hayatı yaşanmaya değer midir? Budha, “hayat acılardan oluşur”, der. Hayat acılardan oluşuyorsa bu acılara nasıl katlanıyoruz, bizi yaşamda kalmaya dahası mutlu olmaya sevk eden amil nedir?
Pek çok düşünür, “insan olmak” üzerine yazılar, kitaplar yazdılar. Oysa zaten insan olarak dünyaya gelmiyor muyuz? Doğru cümle “insan kalmak” olabilir mi?
Tanrı bir tane mi? Yoksa herkesin kendisine özgü bir tanrısı mı var? Nasıl oluyor da kimsenin tanrısı bir diğerine benzemiyor? Yoksa tanrılarımızı kendimiz mi var ediyoruz?
Bu çalışma yukarıdaki konu ve sorulara bir cevap bulma çabasıdır.